Sayı 43 / Temmuz-Ağustos 2020

Biriken veriler son 10-15 yıllık süreçte emperyalist küreselleşme döneminin çelişkilerinin iyiden iyi olgunlaştığına tanıklık ediyor. 2008 krizi bunun ilk en güçlü verisi olmuştu. Seattle’da başlayan ve hızla yayılan sosyal forumlar sönümlenme sürecine girmişken; 2010’nun sonunda Tunus’ta patlak veren Mısır, Bahreyn’nden Yemen’e ulaşan, İran’a, Suriye’ye sıçrayan 2013 Gezi Haziran başkaldırısında etkileri Türkiye’de hissedilen halk ayaklanmaları dönemin temel bir eğiliminin olgunlaşmakta olduğunu gösteriyordu.

Enternasyonalizm, sınıfları ortadan kaldırmak için dünya proletaryasını bölen ırk, din, dil gibi bütün ayrımların ve sınırların kaldırılması; dünya devrimi programı ve dünya burjuvazisine karşı savaş ilanı olduğu gibi tarih içerisinde derinleşen, kapsamlılaşan anlamıyla erkek egemenliğine karşı savaş ilanıdır da. I., II., III. Enternasyonaller, dünya burjuvazisine karşı açık ve kesin, kararlı mücadele çağrıları, savaş ilanı olarak tarihe geçmiştir. İnsanlığı kurtuluşa götürecek enternasyonalizm ve enternasyonal örgütlenmeye enternasyonal deneyimlerini tekrar ederek değil onların izini sürerek ulaşılabilinir.

650 üniversiteden 3 binden fazla akademisyen, araştırmacı, yazar "Krizten Çıkış Manifestosu" yayınladı. "Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital"in yazarı Thomas Piketty, Dani Rodrik gibi isimlerin imzacıları aralarında bulunduğu manifestoyu Boston Globe, The Guardian, The Wire, De Morgen, Le Soir, Politiken, Le Monde, Die Zeit, Cumhuriyet gibi medya kuruluşları yayınladı. Söz konusu manifestoyu aşağıda yayınlıyoruz. Bu sayımızda yazarımız Toprak Akarsu'nun manifestoya getirdiği eleştiriye de şuradan ulaşabilirsiniz.

Sahte 20 dolar kullanmaya çalıştığı iddia edilen Georg Floyd’un 25 Mayıs günü polis tarafından gözaltına alınırken katledilmesi, Amerika Birleşik Devletleri’nde Sivil Haklar Hareketi’nden de geriye giden bir mücadele tarihine son halkanın eklenmesinde tetikleyici oldu. Bunu izleyen bir aylık süreçte gelişen isyanın boyutları malum. Ancak isyanın niteliğini, daha geniş ve tarihsel bağlamda nereye oturduğunu, örgütlü ve örgütsüz öncellerini, dolayısıyla potansiyel olarak vaat ettiklerini anlamak için biraz geriye, Afro Amerika’nın ezilme ve mücadele tarihine gitmemiz gerekiyor.

Bu yazı, ACTA’nın1 geçen Aralık ayında Katalan dergi Catarsi’nin Barcelona’da düzenlediği uluslararası konferansta yaptığı konuşmanın metnidir. Üçüncüsü düzenlenen konferans, sendikacılık, metropollerdeki mücadeleler, faşizmin yükselişi, dijital çağda politik iletişimin zorlukları gibi konularda deneyim aktarımları ve düşünce paylaşımı için farklı ülkelerden eylemcileri ve entelektüelleri bir araya getirdi. Biz de bu vesileyle son aylarda Fransa’da ve tüm dünyada seri halde gelişen ayaklanmalara, bunların özelliklerine ve stratejik çıkmazlarına dair incelemelerimizi formüle etme fırsatını değerlendirdik.

 2019 yılında emekçi sol harekette özellikle iki kongre dikkat çekti. İlki, MLKP’nin Ocak-Şubat’ta gerçekleştirdiği 6. olağan kongreydi. İkincisiyse, ÖDP’nin Aralık’ta gerçekleştirdiği 8. olağanüstü kongreydi. Bu iki kongre, emekçi sol hareketin devrimci ve reformist kanatlarının yeni koşullar altında sergiledikleri iki farklı yönelimin birer cisimlenişi oldu.

Klasik Marksizm’de işçi sınıfına sadece ekonomik pozisyonu, sömürülmesi, mülksüzleşme ve yoksullaşma üzerinden değil bir toplumsal sınıf olarak diğer sınıflara karşı konum alarak bir özne haline gelmesi üzerinden bir rol biçilir. Bu rol teorik, farklı değişkenlere bağlı ve nesnel olmayan bir roldür yani birden çok koşul bir araya geldiğinde ortaya çıkabilecek bir güçtür; potansiyel, tarihsel ve öznenin hareketine bağlı bir roldür.

Komünist partisi, siyasi varoluşunun nesnel bir uzanımı olarak, aynı zamanda bir eğitim sistemidir. Çünkü siyasi eylemi ve örgütsel işleyişiyle parti, adeta “bir kadro fabrikası” gibi çalışır. Kadrolaşma ve yeni kadroların yetişmesi süreci, komünist öncünün kendini yeniden ve yeniden üretmesinin başlıca boyutlarından biri olarak, parti çalışmasının bütün gözeneklerinde gerçekleşir. Militanlar, partinin her günkü hareketi içinde, onun ideolojik duruşuna, politik önderlik anlayışı ve politik mücadele tarzına, örgütsel işleyiş normlarına göre şekillenirler.

 Ulusal Birlik ya da Ulusal Kongre tartışmaları Kürt özgürlük mücadelesinin değişmez ve vazgeçilmez konusu olmaya devam ediyor. Son zamanlarda gündemi meşgul eden iki konu bu tartışmayı bir kez daha alevlendirdi. İlki Zinî Wertê’de PKK ile PDK’nin karşı karşıya gelmesi, ikincisi ise Rojava’da ENKS ve TEVDEM partileri arasında yapılan görüşmelerde uzlaşmaya varılmasıdır. Bu her iki olay bir yandan ulusal özgürlük mücadelesi yürüten Kürt partileri arasında bir ulusal birlik ya da ulusal kongrenin ne kadar elzem olduğunu diğer yandan oluşan yeni koşullar nedeniyle bunun hiç de kolay olmayacağını bir kez daha gösterdi.

Her ne kadar Doğu Akdeniz'de, son yıllarda keşfedilen petrol ve doğal gazdan dolayı emperyalist ve kıyıdaş ülkeler arasında giderek keskinleşen bir rekabet söz konusu olsa da bu bölge tarihsel olarak da jeopolitik konumu ve bu bağlamda stratejik önemi bakımından her zaman elde tutulması gereken alan olarak görülmüştür. Tarih boyunca bu bölge, stratejik olarak, keşfedilen enerji kaynaklarının gölgesinde kalamayacak derecede önemli olmuştur:

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi