Sayı 52 / Mayıs-Haziran 2022

İşçi sınıfı hareketinin son aylarda çarpıcı biçimde gelişen fiili grev dalgası, bu dalganın daha derindeki mayalanmanın ve yaklaşan büyük çaplı mücadelelerin habercisi niteliği işçi sınıfını temsil etme iddiasındaki öncü politik yapıların dikkatlerini kendi üzerine topluyor. Emekçi sol harekette yer alan hemen tüm yapılar kendilerini işçi hareketinin gelişen dalgasına “müdahale etmek”le sorumlu görüyor. Böylece sosyalizm iddialı öncü yapıların “işçi hareketiyle ilişkisi” konusu gündemin üst sıralarına tırmanıyor, bir kez daha güncellik kazanıyor. Sosyalist hareketin işçi sınıfı hareketiyle bağları, işçi sınıfını ve geniş emekçi kitleleri devrim ve sosyalizm mücadelesine kazanmak için izlenecek strateji gündeme yeni gelmiş bir konu ve sorun değil. Sosyalizm iddialı yapılar geride kalan bir kaç on yıllık dönemde bu soruya kendiliğinden ya da ayırtında olarak yanıtlar vermişlerdir. Şimdi işçi hareketinin yükselen öncü dalgasına hücum etmekle kendilerini yükümlü gördüklerine göre sosyalizm iddialı yapıların deneyimlerini eleştirel tarzda gözden geçirerek, “kendilerini güncelleyerek” bunu yapmaları iddialarında ciddiyetlerinin de bir sağlamasıdır.

İşçi sınıfının saflarında yıllardır biriken hoşnutsuzluk ve öfke bir gerçekti elbette. Ama 2021’in Kasım’ında yaşanan kur krizi, onun tetiklediği zamlar, enflasyonun tırmanışa geçmesi,  işçi sınıfı ve emekçilerin, işsizlerin ve yoksulların yaşam koşullarını sarsıcı biçimde etkiledi. Yaşam koşulları aniden ve radikal biçimde kötüleşen emekçi milyonlar dünkü gibi yaşayamaz hale geldi. 2022’nin girişinde elektriğe, doğal gaza, petrole gelen yüksek zamlar durumu daha da ağırlaştırdı. İşçi grevlerinin tetiğini çeken, faşist saray rejiminin işçiden emekçiden, yoksuldan alıp, kapitaliste, zengine verme, krizin faturasını emekçilere ödetme politikası oldu. Yılbaşında  gelen zamlar, şubatta hayat pahalılığı ve yoksulluğa karşı patlak veren kitle protestolarını kışkırttı.

Taşımacılık, toplumsal yaşamın her döneminde önemli bir sektör olarak var olmuştur. Kölecilik ve feodalizm dönemlerindeki ticari faaliyetin gelişmesinde; kentler ve bölgeler, ülkeler arasında yaygınlaşmasında taşımacılık belirleyici olmuştur. Kapitalizmde taşımacılığın bu öneminde değişen bir şey olmamıştır,  gelişen teknolojiyle birlikte diğer sektörlerde olduğu gibi taşımacılık sektöründe de rasyonalizme gidildiği, yeni taşımacılık imkanlarının değerlendirildiği görülmektedir. Teknolojik gelişmenin sonuçları olan dijitalleşme ve e-ticaretle yeni rekabet ortamları oluşmuştur. Bu ortamlarda çalışma koşulları, sermaye-iş gücü ilişkileri ve çelişkileri yeniden biçimlenir olmuş, eskiden sadece inşaat sektörüne has gibi görünen veya bu sektörle bağlam içinde anılan taşeronluk, aynı zamanda  esnek ve kuralsız çalışma biçim ve koşulları hızla yaygınlaşmıştır.

“Savaş politikanın başka araçlarla devamıdır” (yani şiddet) “araçlarıyla.” (1) Lenin, Clausewitz’in bu ünlü sözünü, politika ile savaş arasındaki temel bağı açıklığa kavuşturmak için tekrarlar ve doğruluğunu vurgular. Aynı zamanda 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda, her iki ittifakın neden sömürgeci ve talancı amaçları için savaşa başvurduklarını açıklamak için değerlendirir. Emperyalist güçlerin, milliyetçi ideolojiyi yükselterek halkı kendilerine bağlamaya çalıştığını, anavatan ve savunma savaşları argümanlarını kullanarak da amaçlarını gizlediklerini sergiler.  Dünyayı kimin daha çok talan edeceği üzerine rekabetle, sömürgeleri yeni güç ilişkisine göre yeniden paylaşmak için, gerici, haksız ve emperyalist savaşlara başvurdukları gerçeğinin solda da çarpıtılması ve milliyetçiliğin etkisiyle asla uzlaşmaz.

Türkiye’de #Barınamıyoruz diyen öğrenci gençliğin, kendi deyimleriyle “Yurtsuzlar”ın sokakları ve parkları birer “konut”a çeviren eylemleri, “barınma hakkı”nı yeniden gündeme getirdi. Aslında dünyanın bir çok noktasında “barınma hakkı” mücadelesi kapsamında çeşitli yoğunluklarda hareketlenmeler yaşanıyor. Almanya’nın Berlin eyaletinde “Deutsche Wohnen & Co.”nun kamulaştırılması (1) oylamaya sunuldu, Berlinlilerin yüzde 56,4’ü “kamulaştırma” yönünde oy kullandı. Türkiye ile eş zamanlı olarak İskoçya’da da öğrencilerin “barınma hakkı” yeniden gündemleşti. Yeniden yüz yüze eğitime geçilmesiyle ortaya çıkan “kira acil durumu” öğrencilerin “kabusu” oldu.(2) Bazı ev sahipleri altı aylık kirayı peşin isterken, bazılarının ise daireleri Kasım’da gerçekleşen Dünya İklim Zirvesi (COP26) esnasında daha yüksek fiyatlara kiralatmak üzere boş bıraktıkları ortaya çıktı.

1800’lerde yerel-özerk yapısal siyasal ve fiziksel zorla ortadan kaldırılmaya başlanana dek adı resmi kayıtlarda “Kürdistan” olarak geçen coğrafyanın statüsü siyasal ilhak sınırları içindedir. İslam bu ilişki biçiminde müşterek paydalardan biriydi. Uzun bir ömür süren Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken aydınlar ve politikacılar türlü siyasal projelerle devleti yaşatma yollarını aradı. Abdülhamit İslamcılık yolunu tutarak çöküşü önlemek, olmuyorsa mümkün mertebe geciktirmek istedi. Kapitalizm doludizgin ilerlerken kapitalizm öncesi ekonomi biçimlerine yaslanan imparatorluklar da yıkılmaktaydı. Bu nedenle dağılma bir tür kaderdi- ki bugün Osmanlı yanlılarının önemli bir bölümü de bunu kabul ediyor.

Kazakistan’da halk ayaklanması yenildi. Baştan sosyal bir zeminde patlak veren ve hızla yayılan, militanlaşan ve doğrudan iktidarı hedefleyen ayaklanma karşı devrimin merkezi mali oligarşi ve onun işbirlikçi-despotik rejiminin sınırsız devlet terörü, Rusya ve bölge gerici devletlerinin askeri müdahalesiyle ezildi. Halk ayaklanmasının geçici yenilgisi bir yana Kazakistan ve bölge halklarının mücadele tarihine kazandırdıklarıyla Kafkasya ve Orta Asya’daki statükoya ezilenler cephesinden bir müdahale, Latin Amerika, Avrupa, Afrika, Ortadoğu ve Pasifik’te farklı yoğunluklarda devam eden halk ayaklanmaları, isyan ve protestolara Orta Asya’dan bir selamdı.

2020’nin Kasım ayından bu yana Etiyopya, Tigray Halk Kurtuluş Cephesi ile yıkıcı bir iç savaş yürütüyor. Güney Afrika’daki Cape Town Üniversitesi’nde araştırmacı olan Hibist Kassa, savaş hakkındaki yanlış bilgilerin ölçeğinin, bağlam eksikliğinin ve yanlış anlatıları empoze etme girişimlerinin son derece rahatsız edici ve yaygın olduğunu savunuyor. Kassa, olayların gidişatını doğru bir şekilde analiz etmek için ayrıntılı ve tarihsel temelli bir yaklaşım çağrısında bulunuyor.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi