Bir Kongre ve Komünist Gençlik Örgütü

Belgelerden

“Gençlik; insan yaşamının belirli bir yaş dilimine denk düşen, insanın en dinamik, en atak, en duyarlı, öğrenmeye, değişime, yeniliğe en açık olduğu dönemini ifade eder.

Gençlik “bugün” ile gelecek arasında bir köprü, “eski”nin bağrında filizlenen, onunla çatışma içinde gelişen “yeni”nin geleceğe taşıyıcısıdır. “Eski”nin değerleri, düşünüş ve davranış tarzı henüz onda kökleşmemiş ya da egemen hale gelmemiştir. Bu nedenle eskiyle bağları zayıftır. Geleneklerin, yasaların, dinin, okulun, ailenin (düzenin temel kurumları) baskısı onu -eskimiş olan- kurulu düzene tavır almaya yöneltir. Bu onun eskiyle çelişki ve çatışmalarının ifadesidir. “Eski”yle bağlarının zayıflığı nedeniyle toplumun öğrenmeye, değişmeye, yeniliğe en açık kesimidir.

Bilimsel ve teknolojik gelişmeler, toplumsal altüst oluşlarla sürekli değişen dünyamızdaki her yenilik, ilk gençlik üzerinde yankısını bulur. Yeniliklere en kolay ayak uyduran ve onları ilk uygulayan gençliktir.

Gençlikte olgun insanların temkinliliği yoktur. O tehlikelerin, yeniliklerin içine korkusuzca dalar.

Gençlik, aynı zamanda bir arayış dönemidir. Bu, onda güçlü bir kavrama yeteneğini, öğrenme ve sorgulama tutkusunu koşullar.

O halde, ataklık, dinamiklik, kendini feda ruhu, korkusuzluk, yeniliğe ve değişime açık olma, hızlı anlama ve kavrama yeteneği, öğrenme ve sorgulama tutkusu gençliğin özgün-ortak özellikleri dir.

Gençlik tüm bu özelliklerinden dolayı sınıflar mücadelesinde bir parçası olduğu sınıfın ön saftaki, savaşçı gücünü oluşturur. Her sınıfın veya onun en bilinçli unsurlarının oluşturduğu siyasal temsilcisi (parti-örgüt) böylesi bir savaşçı gücü kazanmak ister.

Gençlik bir sınıf değildir. Toplumsal bir sınıf deyince; üretimde birbirine benzer rol oynayan, üretim ilişkileri karşısında ortak çıkarlara sahip homojen bir topluluk anlaşılır. Oysa gençlik homojen bir yapıyı ifade etmez. Bizim gençlik içinde özel olarak andıklarımız, işçi sınıfının, kent ve kır küçük burjuvazisinin gençliği ile öğrenci gençliktir.

Öğrenci gençliğin ilk iki kesimden farkı, doğrudan bir sınıfa ait veya bir sınıftın organik parçası olmamasıdır. O nedenle de onu bir "toplumsal tabaka" olarak nitelemek yanlış değildir. Bu toplumsal tabaka, üretim karşısındaki pozisyonu, yaşam ve düşünüş tarzı nedeniyle küçük burjuvaziye yakındır. Ancak bu, öğrenci gençliğin sosyalizm için döğüşmeyeceği anlamına gelmiyor. Çünkü o, homojen bir yapı değildir ve konumu, ideolojik-siyasal kümeleşmelere göre belirlenir. Öğrenci gençlik içinde proletaryanın, küçük burjuvazinin, orta burjuvazinin, egemen burjuvazinin özlem ve çıkarlarını temel alan bu uğurda mücadele eden ayrı ayrı gençlik kümeleri mevcuttur ve bunların her birini sınıfsal pozisyonu gruplaşmalara bağlı olarak belirlenir. Komünist gençlik, devrimci gençlik, reformcu gençlik, faşist gençlik vb.

Gençliğin ataklık, dinamiklik, öğrenmeye, değişime ve yeniliğe açıklık, geleneksel değer yargıları ve sömürücü egemen sınıfların değer yargılarıyla henüz köklü bir tarzda biçimlenmemiş olmasıyla vb. türdeş, özgün-ortak, göreli bağımsız özellikleri, onun bağımsız örgütlenmesinin temelini oluşturur.”

Gençlik ve Örgütlenmesi, s. 111-11

Komsomol ideolojik bağlılık, örgütsel bağımsızlık, leninist ilkesine göre çalışır. Lenin liderliğinde II. Enternasyonal oportünizmine karşı mücadele sürecinde ortaya çıkmış ve marksist-leninist teori ile aydınlatılmış bu ilke, tarihi deneylerle sınanarak uluslararası komünist gençlik hareketine yön veren bir ilke haline gelmiştir. Türk ve Kürt ulusları ile tüm ulusal azınlıklardan işçi, emekçi, öğrenci gençliğimizin komünist gençlik örgütlenmesi olan KGÖ (Komünist Gençlik Örgütü) de bu ilkeyi kendine rehber alarak yolunu çizer.

İdeolojik bağlılık, komsomolun, partinin ideolojik siyasal (program-strateji-taktik) önderliğini kabul etmesini, partinin programatik, stratejik, taktik çizgisine aykırı politikalar geliştirmemesini ifade eder.

Komsomolun, partinin ideolojisi marksizm-leninizmden ayrı bir ideolojisi, marksist leninist teorinin ışığında oluşturulmuş parti programından ayrı bir programı yoktur.

Komsomolun tarihsel işlevi ve asli görevi, gençliği sosyalist bir ruhla eğiterek, parti programına, marksizme-leninizme, sosyalizm ve komünizme kazanmaktır.

Komsomol, bu tarihsel işlevini ve asli görevini özgün bir biçimde, gençlik yığınlarının somut durumu ve özelliklerini gözeterek yerine getirir. Komsomolun politik çizgisi marksist-leninist teori ve partinin programından kaynaklanır ve bu teori ve programın yol göstericiliğinde geliştirilir, uygulanır.

İdeolojik bağlılık ilkesi komsomolun leninist çizgide ilerleyerek tarihsel misyonu ve asli görevini yerine getirmesinin biricik garantisidir. Parti, proletaryanın öncü politik kurmayı, en ileri örgüt biçimidir. Partinin teorik, programatik, taktik ve örgütsel derinliği, yetkinliği, engin deneyi ve olgunluğu komsomolu ideolojik ve siyasal olarak yönlendirme yeteneğinin kanıtıdır. Komsomolun birikim ve deneyimi partiye göre daha zayıftır. Parti bu özellikleriyle komsomolun olası hata ve zaaflarını görerek, göstererek komsomolun sapmalara düşmemesinin, ilkeli sağlam bir çizgide yürümesinin güvencesidir. Partinin komsomola önderliğinin yöntemi başlıca olarak “yoldaşça eleştiri” ve “inandırma”ya dayanmaktadır. Bu olmadan gerçek anlamda örgütsel bağımsızlıktan da bahsedilemez.

Komsomol bir okuldur. Marksizm-leninizmle yeni tanışmış gençleri komünizm ruhuyla eğitir. Saflarındaki en iyi unsurları partiye verir. Bu anlamıyla partinin de yedek kadro yatağıdır.

Gençliği komünizm ruhuyla eğiterek marksizm-leninizme ve parti programına kazanma amacına bağlı olarak Komsomol;

1) Partinin ideolojisi ve programını, devrimci geleneklerini ajitasyon-propaganda yoluyla gençlik yığınları içerisinde yayar.

2) Gençlik hareketinin önündeki sorunlara yanıt verecek teorik, siyasal ve örgütsel olarak militan bir pratik geliştirir. Parti politikalarının yol göstericiliğinde teorik, siyasal bir çalışmaya yönelir.

3) Gençlik içindeki burjuva ve karşıdevrimci kesimler ile marksizm-leninizm dışı her türlü düşünce ve çizgiye karşı ideolojik ve politik savaşı kesintisiz bir tarzda sürdürür.

4) Partinin güncel siyasal faaliyetini güçlendirir. Propaganda ajitasyon materyallerini dağıtır.

Komsomol bir gençlik partisi ya da öncüsü değildir. Gençliğin devrim ve sosyalizm kavgasındaki gerçek ve tek öncüsü ve önderi komünist partidir. Parti proletaryanın sınıf örgütü, öncü kurmayıdır.

Komsomol işçi, emekçi ve öğrenci tüm gençliğin kitlevi komünist örgütüdür. Gençliğin en bilinçli, fedakar, militan unsurlarının gönüllü ve disiplinli birliğidir.

Komsomol partiyi, parti üyelerinin ölçütlerini, çalışma tarzını taklit etmemelidir. Komsomol, gençlik yığınlarını örgütlediği bilinciyle hareket etmeli, olabildiğince kitlesel bir örgüt olmalıdır. Aksi durum komsomolu darlaştırır ki bu örgütsel bağımsızlık ilkesinin mantığıyla bağdaşmaz.

Komünist Gençlik Örgütlenmesi (Komsomol), s. 121-122-124-125

Bir bütün olarak ‘94-‘95 sürecinde KGÖ bir komsomol olarak varlığını ve gelişme düzeyini her zeminde ifade etti. İddia, cüret ve büyük kavgalara uygun psikolojik şekillenme bu dönemde oluştu. İktidar bilinci, önderlik iddia ve gerçeğine uygun davranmanın birinci şartı olan, mücadelenin sıçramalı gelişimini sağlama bilinci ve pratiği saflarımızda oturdu. Nesnel zeminin olgunlaştığı alanlarda önderlik misyonu ve örgütlü kuvvetlerin burada yoğunlaştırılmasının yanında, antifaşist kuvvetlerin ortak hedefte birleştirilmesi yönüyle de önemli adımlar atıldı. Birçok kesimin, öğrenci gençlik, özelde de üniversiteli gençlik hareketinden umudunu kestiği, birimlere yönelimi yalnızca kadrolaşma faaliyetine endekslediği üstelik, kadrolarının çoğunu da okullardan çektiği bir dönemde KGÖ iradi tarzda, alanda yoğunlaşarak hareketin yeniden filizlenmesine önayak oldu. KGÖ’nün bu süreçte perspektifleri ve militanlığıyla öne çıktı, kitlede komünist gençliğe olan sempati ve güveni artırdı.

1994-1995 Yılı Faaliyeti Sayfa 26-27

Son iki yılda pratiğin eğiticilikteki muazzam gücünü hep birlikte yaşadık. Birlik devrimi, Parti’nin ilanı, Devrimci Gazi ve kayıplar savaşımı, liseli gençliğin kurultay ve kongre pratiği, gençliğin hak alma ve özgürlenme eylem dalgası, ‘96 görkemli 1 Mayıs Kutlaması ve Uluslararası Kayıplar Kurultayı vb. kısa bir sürecin devasa kazanımlarıdır. Zengin deneyimlerle dolu bu sürecin muazzam olanaklar sağladığı açıktır. KGÖ kadro ve organları da bu süreci dolu dolu yaşadılar. Ancak yalanan pratiğin tüm kadrolarımızca bilince çıkarılması, kazanımlarının içselleştirilmesi, bu yolla daha karmaşık ve zor görevlerin başarılması, kararlılıkla iktidara yürüyen bir partinin gençl ik örgütü için yaşamsal önemdedir.

Örgütsel Durum, sayfa 51

Birçok devrimci kesimin, liseli gençlik hareketinin o günü ve geleceğini hayatın akışına terkeden, tıkanıklıkları aşma çabasına girmeyen, il çapında merkezi bir yapıyı çok görerek ufuksuzluklarını, cesaretsizliklerini ve grupçuluklarını yansıtan karşı çıkışlarına rağmen kazanılan bir zaferdi bu. Komünist gençliğin birliğin en kapsamlı şekliyle sağlanması için, düşünce oluşturulması sürecinin başında, her yapıya gitme ve her kesimden tavır belirleme çabası, Gençliğin Sesi’nin açıktan karşı saldırıya girilmesi dışında yanıt bulamadı. Duyarlı davrananlar ise irade, emek, sabır ve birleştiricilik ruhunun kudretini gösteremediler. Sürecin gerisine düşerek koptular. Grupçuluk ve cüret yoksunluğu cephesinde bunlar yaşanırken, komünist gençlik yeni bir başarıyı hazırlamak için yola koyulmuştu. Girdikleri bu yolda gecelerini gündüzlerine katarak, yeni araçlar keşfedip eskileri ihtimamla kullanarak, çalışmayı merkezi kampanya düzeyine çıkarıp, kampanya tarzı çalıŞmanın çok güzel bir örneğini sergileyerek ilerlediler. Pratik içerisinde öğrenip, öğrettiler. Bu yolun sonuna gelip hedefe varıldığında iradesizlik çok gerilerde kalmış, gözler gelecekteki büyük kavgalara kilitlenmişti.

MK Çalışma Raporu Sayfa 17-18

Kapitalist-emperyalist sistem bütün vahşetiyle egemenliğini sürdürüyor. Emperyalizm dün olduğu gibi , bugün de bütün çürümüşlüğünü sergiliyor. Onun, dünya proletaryası ve halklarına olduğu gibi, emekçi dünya gençliğine de baskı, sömürü, haksız savaş, şovenizm, açlık, sefalet, fuhuş, uyuşturucudan vb. başka verebilecek hiçbir deyi yoktur. O, halklara, dünya emekçi gençliğine ve onların her türlü haklı, ilerici ve devrimci istemlerine bugün de azgınca saldırıyor. Bütün gelişmeler, kapitalist-emperyalist sistemin değiştiği şeklindeki palavralarının yalnızca içi boş, gerici bir şarlatanlık olduğunu fazlasıyla gösteriyor.

Emperyalizm, burjuvazi ve gericilik, dünya proletaryası ve ezilen halklarından olduğu gibi, ilerici, devrimci ve komünist dünya gençliğinden bugün de korktukça korkuyor. Bu yüzden safları bölme, gerici çatışmaları körükleme, devrim ve sosyalizm düşmanı gerici propagandayı yoğunlaştırma çabalarını artırarak sürdürüyor. Kapitalist-emperyalist sistem, proletaarya ve halklara olduğu gibi, emekçi dünya gençliğine de hiçbir gelecek vermiyor, veremez de!

ABD’ci “Yeni Dünya Düzeni” stratejisiyle birlikte, emperyalizmin topyekün saldırı planları daha fazla devreye sokuldu. Bu stratejinin emekçi dünya gençliği için anlamı, daha fazla ölüm, daha fazla sefalet, daha fazla bireycilik, daha fazla yabancılaşma, daha fazla ahlaksal ve moral yozlaşma ve çöküntüdür.

Emperyalist topyekün saldırı stratejisine karşı, dünya proletaryası ve halkları olduğu gibi, gençlik de birleşik bir karşı koyuşu geliştirmek zorundadır. Bugün dünyanın neresinde olursa olsun işçi, köylü ve öğrenci gençlik benzer sorunlarla karşı karşıyadır. Uluslararası birlik, dayanışma ve örgütlülüğün önem ve aciliyeti daha da artmaktadır. Kongremiz; emperyalizmin ve gericiliğin saldırılarına, gerici savaşlara, emperyalist savaş tehlikesine, burjuva yoz kültüre, geleceksizliğe, eğitimin özelleştirilmesine vb. karşı farklı uluslardan, dinlerden ve ırklardan dünya gençliğini seslerini ve kavgalarını yükseltmeye çağırıyor.

KGÖ I. Kongresi, Duyuru ve Çağrılar

Kongremiz; dünya emekçi gençliğinin sorunlarını tartışmak, bilgi ve deney alışverişinde bulunmak, gençliğin enternasyonalist birlik ve dayanışmasını geliştirmek için tüm ilerici, devrimci ve komünist gençlik kurum ve kuruluşlarını, 1997 yazında ANTİFAŞİST, ANTİEMPERYALİST DÜNYA GENÇLİK KAMPI’nı birlikte düzenlemeye çağırıyor.

Emperyalist-kapitalist sistem yıkılmaya mahkumdur. Onu yok edecek patlayıcılar bugün daha fazla birikmiştir. Sömürücü zorbaların kanlı saltanatı ergeç tarihin karanlıklarına gömülecek, sömürüsüz, ve sınıfsız bir dünya ergeç kurulacaktır. Sosyalizm bugün de insanlığın büyük özlemi olmaya devam ediyor. Burjuvazi, emperyalistler, gericilik ve revizyonistler, ayrı ayrı ve hep birlikte sosyalizmin öldüğü, artık devrimlerin tarihe karıştığı, vb. yalanları tekrarlayıp duruyorlar. Onlar revizyonist sistemlerin çöküşünün faturasını devrime ve sosyalizme çıkarıyorlar. Ama hayır! Tarihin sosyalizme olan akışı hiçbir şekilde engellenemez; devrim, sosyalizm ve komünizm davası hiçbir şekilde yok edilemez.

Kongremiz; emekçi dünya gençliğini devrim ve sosyalizm için kavgaya katılmaya, ‘68’in devrimci ruhunu yükseltmeye çağırıyor!

Kongremiz; Türk ve Kürt uluslarından ve ulusal azınlıklardan coğrafyamız gençliğinin devrimci selamlarını, dünya ilerici, devrimci ve komünist gençliğine iletmekten büyük bir onur duyuyor; Güney Kore, Fransa, Yunanistan gençliğinin direnişçiliğinden ilham alıyor.

Selam Olsun Güzel Yarınlar ve Özgür Bir Gelecek İçin Savaşanlara!

Kahrolsun Emperyalizm ve Dünya gericiliği!

Yaşasın İlerici, Devrimci ve Komünist Dünya Gençliğinin Enternasyonalist Birlik ve Dayanışması!

KGÖ I. Kongresi, Duyuru ve Çağrılar, 305

Gençliğe Çağrı

Kirli Savaşa Alet Olma, Askere Gitme

Kürdistandaki sömürgeci savaş boyutlanarak sürüyor. Kirli savaşın bütün yük ve sonuçlarını, başta gençler gelmek üzere işçi ve emekçiler taşıyor. Sömürgeciler için önemli olan kanlı saltanatlarını sürdürmektir. Kürt ulusu bunun için boğazlanıyor. İşçi ve emekçiler bunun için eziliyor. Yurtseverler, devrimciler ve komünistler bunun için katlediyor.

Genç Arkadaş,

Sömürgeci faşist diktatörlük, iliklerine dek çürümüş sömürü ve zulüm düzeni seni kirli amacına alet ediyor. Seni ölüme sürüyor. Bu sömürgeci savaşta senin hiçbir çıkarın yoktur. Unutma ki, Kürt ulusunu sömürgeci boyunduruk altında tutan faşist diktatörlük, her türlü özgürlüğün olduğu gibi, senin de düşmanındır. O, sana şovenizm, yıkım, sefalet, ölümden vb. başka hiçbir sey vermiyor. Kürt halkı senin düşmanın değil, dostundur. Faşist diktatörlük, Kürt halkının olduğu kadar Türk halkının da düşmanıdır.

Genç Arkadaş,

Sömürgeci savaşta yok edilen senin geleceğin ve de kişiliğindir. Askere giden binlerce yaşıtını, kelle-kulak avcısı ve gerilla cesetlerine basarak poz veren birer posa haline getiren, sömürgeci faşist diktatörlüktür. Bu onursuzluğa karşı çık, kirli savaşa alet olma! Unutma ki, diktatörlük, halkları boğazlatırken, burada en çok seni kullanıyor!

Öyleyse, sömürgeci faşist diktatörlüğe karşı sesini yükselt, özgürlük kavgasına katıl! “Koşulsuz askere gitmeme hakkı”için savaşımı, genel özgürlük için savaşımla birleştirerek, geleceğe onurla yürü!

Genç Arkadaş;

Senin safın, işçi ve emekçi milyonların yanıdır. Sen de bu faşist sömürgeci diktatörlük tarafından eziliyor, horlanıyor, aşağılanıyor ve katlediliyorsun. İliklerine dek çürümüş sömürü ve zorbalık düzeni sana da hiç bir gelecek vermiyor. Unutma ki, bir ulusu ezen bir başka ulus özgür olamaz. Kürt ulusunun sömürgeci esareti, ancak ve yalnızca senin de esaretini perçinler. Kürt ulusunun ulusal özgürlüğü için savaşarak, kendi özgürlüğünü de kazan! Köleliğe kölece boyun eğmek, onursuzluğun en büyüğüdür.

Kahrolsun Sömürgeci Faşist Diktatörlük!

Faşizme Ölüm, Kürt Ulusuna Özgürlük!

KGÖ I. Kongresi, Duyuru ve Çağrılar, s. 307

Son iki yılda Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da, devrim ve sosyalizm mücadelesinin seyrini köklü değişikliğe uğratan ve uğratmayı sürdüren gelişmeler yaşanıyor.

70 yılın "makus tarihi"ni yenerek, işçi sınıfını, bütün toplumun öncü rolüne yükseltecek ana sorunun, parti sorununun çözümü, bütün diğer şeyleri derinden etkileyen, normal yoluna sokan ve olgunlaşarak ilerlemesini sağlayan en önemli gelişmedir.

Partinin doğuşu; dağınıklığa, sekterizme, dar grup çıkarlarıyla malül bir döneme son veren birlik devriminin ürünüdür. Aynı zamanda, sınıfın en ileri unsurlarının bölünmüşlüğüne, bütün diğer katmanların en ileri unsurlarının, emek ve ürünlerinin parçalanmışlığına son veren bu devrim, siyasal mücadele arenasına bir anda geometrik olarak katlanarak artan güçleri sürdü. Siyasal, örgütsel ve pratik çalışmanın bütün alanlarında birlik devriminin sonuçları elle tutulur, gözle görülür hale geldi. Bu görünür sonuçlardan biri, partinin gençlik çalışmalarının başındaki kolo; özellikle öğrenci gençlik kitleleri arasında, son iki yılın bütün büyük başarılarının altında imzası bulunan KGÖ'dür. İki yıldır başarıdan başarıya koşan KGÖ, geçtiğimiz aylarda 1. Kongre'sini yaparak, mücadelenin yeni süreçlerini kucaklamak için hazırlıklarını tamamladı.

Geçen iki yıllık mücadele yaşamını değerlendiren kongrenin; Komünist Gençlik Örgütü'nün, ideolojik-politik ve örgütsel durumunun tespitini yaptığı gibi, ileriye doğru yürüyüşünün plan ve perspektiflerini oluşturduğu, siyasal ve örgütsel hedeflerini belirlediğini belirtmeliyiz.

Kongre belgeleri incelendiğinde görülecektir ki, Marksist Leninist Komünist Parti'nin işçi, emekçi, öğrenci gençlik kitleleri içinde partinin komünist çalışmasının aracı olan Komünist Gençlik Örgütü, artık savaşın yeni etaplarına daha hazırlıklı; bilinç ve örgütlülüğünü yükseltmiş, siyasal-akademik-ekonomik mücadele perspektiflerini geliştirmiş, kavgacılığını ve iradesini pekiştirmiş olarak; liseden üniversiteye, atölyeden fabrikaya, varoştan merkeze her kesimde, her alanda en geniş gençlik yığınlarını kucaklamaya, kavga denizine atlamaya hazır. Gençlik yığınlarının sermayeye, faşizme karşı savaşının bütün alanlarında ve bütün savaş biçimlerinin en önünde bulunmak ve öncülükten yığınların önderliğine yürüyen marksist leninist partinin gençlik bölüğü olmak için her şeye sahip.

Şu açıklıkla anlaşılıyor ki, öğrenci, işçi ve emekçi gençliğin her cephede savaşımı örgütleme ve yükseltmeye, onu partinin önderliğinde devrim ve sosyalizm kavgasına bağlamaya, coşku ve kararlılıkla, azim ve bilinçle, savaşma gücüyle, dostun ve düşmanın gözleri önünde yükselen büyük bir güç var. Geçmiş başarıları, bir büyük zaferler kuşağıyla karşı karşıya olunduğunu gösteriyor. Bütün söylenenlerin toplamından çıkan önemli bir sonuç da şu, bugün coğrafyamızda kavgaya ve kavganın önderliğine KGÖ ve komünist gençlerden daha hazır, daha örgütlü ikinci bir gençlik gücü yok. Bu muazzam gel işmeyi, bu büyük gücü anlayabilmek, anlatabilmek için kongre kararlarını, tanıtmak ve değerlendirmek istiyoruz. Bu iki yılın yaratılmasında emeği geçen, zaferler kuşağından komünist genç şehitler; Şengül Boran ve Özgür Evrim Göçen'i saygıyla anıyoruz.

I- KGÖ'nün Örgütsel Gelişimi

Kongre belgeleri, KGÖ'nün oluşumunu açıkladığı bölümde, Marksist Leninist Komünist Parti'nin kendi kuruluşunun hemen ardından, kendini oluşturan yapıların gençlik bölüklerini birleştirerek merkez komitesini atadığını; KGÖ adı verilen bu yeni örgütün, örgütsel bağımsızlık çizgisin de yukarıdan aşağıya örgütlendiğini görüyoruz. Kongre belgeleri bu adımı, haklı ve doğru olarak, "Birlik devriminin gençlik alanındaki somut kazanımın ve partinin gençliğe duyduğu güveni ve beklentilerini" ifade ettiğini söylüyor.

KGÖ'yü oluşturanlar önceki yıllarda, "militanlığı, politik ve örgütsel gücüyle" gençlik yığınları içinde "saygın bir yere" sahiplerdi. Geçen süreçlerde yaratılmış, "bilgi, birikim, deneyim ve olumlu gelenekleri KGÖ'ye taşıyabilecek" unsurlara sahip olmak, en başta önemli bir avantaja sahip olmak demekti. Böylece; geçen dönemlerin en seçkin komünist gençlerinin KGÖ'nün başına geçmesiyle, elde edilmiş kazanımlara dayanarak, mevcut güçleri "eğitip, yeniden kalıba dökebilecek irade, esneklik ve birikim" ortaya çıkmış oluyordu. Belgelerin dediği gibi; "Birlik devrimi sonrasında, grupçu düşünüş ve davranış tarzından kurtulma, eski kimlikleri terketme ve parti kimliğini, dolayısıyla yeni tarzı içselleştirme, pratikleştirme MLKP’nin olduğu gibi, KGÖ önderliğinin de ilk ve en önemli sınavıKGÖ bu sınavı başarıyla veriyor, en başında bolşevik tarzı, çalışmalarının ve işleyişinin kılavuzu haline getiriyor. Kolektif karar, kolektif irade, düzenli ve sistemli organ çalışmaları, siyasal ve örgütsel sorunlar ve sonuçların ortaklaşa tartışma platformunu oluşturmak; KGÖ faaliyetini ileriye taşıyan çalışmanın yol gösterici ilkeleridir.

KGÖ, her yeni kurulan örgütün doğal yolunu izliyor; "parti çizgisini gençlik içinde yaşama geçirmek ve buna bağlı politikalar oluşturarak, pratikleştirmekle görevli" olarak, "örgütsel inşa ve kadrolaşma faaliyeti"ni yoğunlaştırıyor. Gençlik yığınlarının istemlerini yakalayarak özgün politikalar oluşturmak, ajitasyon ve propaganda malzemeleri üretmek; KGÖ'yü kısa zamanda, özellikle öğrenci gençlik yığınlarının gözleri önünde dinamik bir yapıya yükseltiyor.

Gelişen mücadele, mücadele içinde sürekli gelişen, yenilenen ve "gençleşen" KGÖ; bir gençlik örgütünün doğal gelişme çizgisi ile evrimleşmekte olduğunu gösterir. Gençlik insan yaşamında özel, geçici bir kesit olduğuna göre komünist gençlik örgütünün her biriminin de sürekli değişip yenileniyor olması gerekiyor. Bu değişme ve yenilenme; bir yandan yeni güçlerin devreye girmesiyle, bir yandan partiye akışla ve bir yandan da "geçici yol arkadaşları"nın elenmesiyle gerçekleşir. Tabii, bu arada düşman darbelerinin zaiyatları da unutulmasın. Kongre'nin birinci unsurda gerçekleşen başarılı çizgiyi onaylarken, ikinci unsurda başarının düşük kalışını tespit ediyor olması önemli. Bu KGÖ'nün tekrar değineceğimiz kendi eksik ve zaaflarının bilincinde olması, gizlememesi; bunları gidermek için ilk koşula sahip olduğunu da gösterir.

KGÖ, gençlik mücadelesinin gelişme hattına ne kattı diye sorulabilir. Buna Kongre yanıt veriyor; "Politikalarında kavgacı, uzlaşmaz bir hat izleyerek, mücadelenin ihtiyaç ve sorunlarını temel aldı." KGÖ'nün gençlik hareketinin gelişimine kakılarının diğer önemli bir nedenini/koşulunu burada anmak gerekiyor. Kongre bu nedeni/koşulu doğru tespit ediyor: KGÖ önderliği, "Gençlik hareketinin tüm havasını soluma gibi bir avantaja her zaman sahip oldu. Bu ona politik refleksini sürekli artırma yeteneğini kazandırmada yardımcı oldu."

KGÖ örgütsel inşayı, gençlik hareketinin gelişimi içinde gerçekleştiriyor. Süreçte sürekli bir yenilenme içinde olması, düşman darbelerinin açtığı gedikler nedeniyle de belli dezavantajlar yaratmıştır. Ancak görülen ve kongrenin de tespit ettiği KGÖ, bu dezavantajlara takılıp kalmadı, yaşamın ihtiyaçlarını mutlaklaştırmadı, somut durum neyi gerektiriyorsa dikkatini oraya yoğunlaştırıp yürüdü. Onun bu başarılı yürüyüşünde, önderlik inisiyatifiyle yerel örgütlerin inisiyatifinin birbirini tamamladığını, günlük gelişme içinde izlemek tamamen olanaklı idi. Kongrenin bu dersi, daha sonraki çalışmalara ışık tutacak şekilde çıkarmış olması da oldukça önemli. KGÖ önderliğinin bunu iki ayrı noktadan başarıyla uyguladığını kongre belgelerinde görebilirsiniz. Bir yandan; "parti ve kongre ruhuna uygun davranarak... komünist yaşamın zorluklarından korkuya kapılan, kendini değiştirip, dönüştürme başarısını göstermeyen kadroları, konumlarına uygun görevlendirerek... hızla öne fırlayanların önünü açıp, sorumluluklarını artırarak... " Diğer yandan; "yerel örgütlerle yakın ve sıcak bir ilişkiyi geliştirmeyi başardı... yerel örgütlere her zaman geniş inisiyatif verildi... onbinlere önderlik eden bir KGÖ’nün yaratılmasının, ancak bu doğrultuda atılacak adımların sürekli derinleştirilmesiyle,..." olacağını görerek ve buna uyarak geliştirdiği anlaşılıyor. Aslında bu iki kılavuz hat, KGÖ'nün parti tarzını, daha baştan kendine örnek aldığını ve bu tarzı kendi özgülünde somutlaştırarak geliştirmeyi başardığını gösteriyor. Ki, kongre de, bunu tespit ediyor. Bütün anlatılanlardan KGÖ'nün örgütsel inşa dahil tüm çalışma hedeflerini vurduğu iddia edilemez tabii ki. Kongre genelde başarılı ve hedefleri tutturan örgütsel çalışmanın zaaflarını, eksik kalan hedeflerini ve hataları da tespit ediyor. Örneğin; belli metropollerde gelişme temel alınarak güçler dağıtılmamaya çalışılıyor. Ancak, zaman zaman çevreyle ciddi bağ kopuklukları yaşanıyor. KGÖ, gençliğin antifaşist savaşımının en güçlü, en örgütlü ve en etkili kuvveti; gelişen mücadele içinde bu daha iyi görüldü ve anlaşıldı. KGÖ'nün siyasal etki alanı genişledi ve siyasi prestiji arttı. Ancak, bu durumun meyvelerini toplama ve yeni güçleri örgütlemede zayıflıklara düşüldü.

Eğitim Ve Kadrolaşma

Komsomol, partinin gençlik bölüğü olarak partiye genç kadroların aktarımı için de bir istasyon. Komsomol kendi koşulları içinde birikimli ve deneyli kadroları partiye aktarıyor. Ancak geçen dönemde bu akışın zayıf kaldığı, kongre tarafından tespit ediliyor. Bu durumun nedenlerinden biri olarak, eğitim çalışmaları ve kadrolaşmadaki zaaflar sayılıyor. Kongre bu alandaki zaafların giderilmesi için partinin daha çok yardımcı olması gerektiğini söylüyor. Doğrudur; gençlik örgütlerinin parti çizgisinde eğitiminde başlıca rolü partinin, gençlikteki partili kadroların oynaması gerekir. Bu genel bir doğru, sosyalizm ve devrim deneylerinin ortaya çıkardığı bir derstir. Sovyet devriminden sonra 3. Enternasyonal'e bağlı olarak oluşan Komünist Gençlik Enternasyonal'i Kongresi; eğitimin önemi ve içeriğiyle ilgili olarak KGB'lere ve komünist partilere bu görevlerini şöyle hatırlatmaktadır:

"g) KGB’ler, çalışan gençliğin kitlelerini etrafında topladıkça, bunlarla sistematik şekilde Leninist bir eğitim çalışması yürütmesinin gerektiğinin bilincinde olmalıdır. Bu olmadan KGB’leri,

yüzeyselleşme ve mücadeleleriyle faaliyetinin komünist ana karakterini kaybetme (silikleşme) tehlikesi beklemektedir." (Komsomol ve Parti, s. 108-109)

Partinin eğitimdeki rolü üzerine de şunlar vurgulanmaktadır; "(KGB'lerin) leninist eğitimi de komünist parti tarafından yapılacak devamlı ve etkin yardıma bağlıdır." (a.g.e., s. 111-112)

Kongre, iki yıllık mücadele dönemini değerlendirirken eğitim sorununa, KGÖ çalışmasındaki sorunlar açısından da değiniyor; '95 yazındaki eğitim çalışmalarının kazanımlarını vurguluyor. "Formalar tatile, mücadeleye devam" şiarıyla pratikleştirilen yaz çalışmalarının bir ayağında, derinliğine çalışmanın bir yolu olarak yaz kampları örgütleniyor. Eğitim kampları adını da verebileceğimiz bu çalışma "politik ürün toplanması ve nitelik yükseltme" amaçlı. "Yıl içinde koşuşturma içinde" teorik-siyasi eğitimin ihmal edildiği gerçeğinden hareket eden KGÖ, bu çalışmalarla eğitim eksiğini gidermeye çalışıyor. Kongre de bu gerçeği tespit ediyor. Ancak burada önemli bir soruna parmak basmamız gerekiyor. Komünist devrimci faaliyetin hemen her kesimi, mücadele içinde, en fazla eğitim çalışmalarını aksatıyor ve yaz kamplarıyla bu açığı kapatmaya uğraşıyor. Bu tür kamplar artık gelenekselleşmiş görünüyor. Kuşkusuz eğitimin başlıca biçimlerinden biri, yoğunlaştırılmış, kısa zamanlı kolektif eğitimlerdir. Kendi yerinde ve kendi rolünü oynayan her unsur gibi bu tarz eğitim de, yararlı ve ilerleticidir. Ancak bir unsur (ki burada yaz eğitimleri) başka unsurun yerine ikame edilirse, (düzenli sistemli, sürekli eğitim çalışmasının yerine) ortaya doğru bir pratiğin çıkarıldığından söz edilemez. Yaz kampları kendi rolünü oynamalı, ama "açık kapama" aracı haline getirilmemeli; "yıl içinde teorik-siyasi eğitimin ihmaline" hoşgörü eğilimi, partiyi de komsomolu da geliştirmez. Dolayısıyla bu tür eğilimlerle özel bir mücadeleye gereksinim var. Teorik-siyasi eğitim, her günkü pratiğin sorunu olarak çözülmeli, her zaman, "en hızlı" pratikler içinde dahi gerçekleşebilir bir iş haline gelmeli. Zaman yokluğu, gelişmelerin peşinden koşmalar, gerekçe olmaktan çıkmalı; eğer zaman yoksa, "yürürken, eğitim yapmalıyız, yürürken düşünmeliyiz" diyerek yola çıkmalıyız.

Kongre, teorik siyasi eğitim eksikliğinin boyutlarına ve zararlı sonuçlarına değinmekle doğru yapıyor. Aynı şekilde, eğitim ihmalkarlığının ve kolaycı eğilimlerin eleştirisi ve çözüm yöntemleri üzerinde de durmalıdır. Bu sorunu ise artık yeni dönem önderlik ve kadrolarının çözmesi gerekiyor.

Eğitim çalışmasıyla bağı içinde ya da değil, KGÖ'nün Kongre'nin işaret ettiği yönde, kadrolaşma çalışmasında daha üretken bir hat izlemesi ve partiye taze kan aktarımını hızlandırması gerekli. Komsomol, parti ile gençlik yığınları arasında bir köprü, kadro bağı açısından da bir ara istasyon rolünü hakkıyla oynamalı. Partiye göre düşünmek, temel misyonu gençlik içinde partinin üretimini sağlamak olan komsomolun çok ayırıcı bir özelliği olmalıdır. Komsomol üyeleri için komünist gençlik örgütü; bir kapıdan KGÖ üyesi olarak girilen, öbür kapıdan parti üyesi olarak çıkılan bir hazırlık okulu olmalıdır. KGÖ, "amaç ve ruhuna uygun davranarak" kendi içinde "kadro aktarımında " gösterdiği cesareti, partiye kadro aktarımında da kuşanmalıdır.

Tabii bu sorunun diğer ucunda da, parti örgütü duruyor. Parti, hem gençliğin eğitimi için görevlerini yerine getirmede daha sorumlu olmalı, hem de komsomoldaki partilileri kendi bünyesine çekmede daha atak bir pozisyona geçmelidir. Kuruluş sürecinin özgünlükleri artık aşılmıştır; gençlik kadrolarının yeni ufuklara, yeni denizlere açılma gereksinimleri artmıştır.

***

Kongreye sunulan raporlardan çıkan diğer bir sonuç; gerek Kürdistan'da ve gerekse yurtdışında KGÖ örgütlenmelerinin sorunlarının gündeme hakkıyla girmemiş olduğudur. KGÖ merkezi, kendisini her iki kesime, önderlik ve yol göstericilik yapma, çalışmalarına destek sunma ve sonuçlarını toplama da başarısız sayıyor: Komsomol merkezi, buralara henüz daha köklü bir şekilde el atamadığını, çalışmaların; partinin ihtiyaçları ve Komünist Gençlik Örgütü'nün mevcut durumu nedeniyle, parti örgütüne bağlı olarak sürdüğünü belirtmekte. Kongre, sorunu sunulan raporlar ışığında tartışıyor ve yeni dönemde her iki alanda merkezileşme ve partiden bağımsızlaşma hedefini KGÖ'nün hem merkezi ve hem de bu kesim örgütlerinin önüne koyuyor. Perspektif belirlenmiş, yönelim kararı alınmıştır; sıra, pratikte. Yaşananlar, KGÖ'nün bunu da başaracağına dair yeterince veri sunuyor.

1. Kongre geçen dönemin yaratımlarını ve KGÖ'lü olmayı şöyle tanımlıyor: "... büyük bir özveri, alınteri ve göznurudur sözkonusu olan. Önderliğinden en alt organına ve kadrosuna kadar komünist gençliğimiz iki yıllık aktif devrimci pratikleri, kazanımları ve zaferleriyle kendini ortaya koyarak, partimizin yol göstericiliğinde bir zaferler kuşağı yarattık. KGÖ'lü olmak ve MLKP’nin gençliği olmak budur ve bir kez daha ilan ediyoruz ki, bunu hep yükseklerde tutacak, kirletilmesine asla izin vermeyeceğiz. Her koşul altında savaşımı sürdürmek, devrime, sosyalizme, marksizm-leninizme, partiye ve şehitlerimize sonuna kadar bağlı kalmak, ileri yürümede cesaret, düşman saldırıları karşısında çelikten iradeye sahip olmak, boşalan yerleri zamanında doldurmak için sorumluluk üstlenmek artık örgütümüzün ayrılmaz parçaları olmuştur."

Bu pasaj, adeta bir and; devrime ve komünizme bağlılık andı. Aynı zamanda bütün KGÖ üyelerine ve yeni katılacaklara da çağrı niteliğindedir. Her komünist genç, bu mesajı iyi algılamalı; her günkü çalışmalarını, çağrının süzgecinden geçirmelidir.

***

Yeni döneme dair örgütsel perspektifler ve hatta direktifler var, kongre belgelerinde. Buna göre; zaferler zincirine yeni halkalar eklemek, KGÖ organlarını geliştirmek, KGÖ'nün gençlik kitleleri içinde örgütlenme düzeyini yükseltmek ve yaymak, yeni çalışma alanları açmak, bir önceki dönemde yaratılmış uzmanlaşmayı geliştirmek, kurumsallaşmayı sağlamak, parti olanaklarına bağımlılığı azaltmak, KGÖ ve kadrolarının yeni önemli görevleri arasında yer alıyor.

KGÖ 1. Kongresi, "tüm başarı ve kazanımların, KGÖ'yü yeni ufuklara taşımanın güçlü birer temeli olduğunu" vurgulayarak, "zaferler zinciri serisine yenilerini ekleyerek daha güçlü ileriye atılmak" duruşunu öngörüyor. Atılan hiçbir adımı küçümsemeden, başarıları diğer devrimci grupların durumlarıyla kıyaslamadan, ufuk darlığına düşmeden, "bilinen yoldan yürünmesi"ni bütün organ ve üyelerinden istiyor. Ve çok önemli bir uyarı yapıyor:

"Eğer çalışmalarımızı daha da ileriye sıçratamıyorsak, yeni alanlara açılamıyorsak, her gün organlarımızı daha fazla geliştiremiyor ve yeni organlar kurmanın heyecanı, coşkusu ve bilinciyle hareket edemiyorsak,. kabul etmek gerekir ki, ortada bir sorun var demektir. Bu durumda ya 'yaşlandığınızı' kabul edeceksiniz, ya da bilinç çarpıklığını; üçüncü bir yol yok." Evet, uyarı, çok sert belki, ama olmayanlara/olamayanlara bakarsak, çok da gerekli olduğunu görürüz. Olumsuzlukları ortaya çıkaran hangi neden olursa olsun, "kapitalist dünyanın üzerimizdeki bir yükü olarak görülmeli, kökünden söküp atmak için ideolojik ve pratik olarak hücum etmeliyiz." Ve; "parti tarzıyla yoğrulmuş", örgütsel gelişmesinde büyük bir mesafe katetmiş, "komünist gençliğin enerjisini, yaratıcılığını ve ateşini yönelterek arınacağı yüklerden korkusu" olamaz, olmamalıdır.

KGÖ'nün örgütsel çalışmasının yayılması gereken alanlardan birine daha işaret etmek gerekir. KGÖ, ordu içinde daha doğrusu askeri okullar içinde çalışma başlatmalıdır. Bu çalışma, devrim mücadelesinin stratejik planının başarısını hazırlayacak önemli unsurlardan biri olarak ele alınmalı. Hatta lise dengi polis kolejleri de, bu çerçevede değerlendirilmesi gereken bir alan. Belki çok yakın zamanın değil ama, siyasal ve örgütsel çalışma hedeflerinin içine, belli bir plana bağlanmış olarak alınmalı.

Bir başka hedef; çocuklar arasında komünist gençlik örgütlenmesinin yaratılmasıdır. Unutmayalım, Komünist Gençlik Enternasyonali de KGB'lerin önüne, çocuklar arasında çalışma görevini de koyuyor. Kapitalist sistemde, özel olarak coğrafyamızda çocuklar, hem işçi ve hem de öğrenci olarak antifaşist, devrimci mücadelenin güçleri arasındadırlar. Sömürgeci bir savaşın yaşandığı bu coğrafyada çocuklar, savaşın doğrudan vurduğu bir kesim aynı zamanda. Bir başka açıdan bakarsak, savaşların cephelerde başlayıp bittiği dönemler çoktan tarihe karıştı. Savaş, özellikle sınıfsal (ve ulusal kurtuluş) savaşlar artık her yerde. Filistin'de taşlı generaller, Gazi'de barikat çocukları boşuna doğmadılar. KGÖ Kongresi, Barikat Çocukları'na gönderdiği mesajla, konunun bilincinde olduğunu göstermiş oluyor. Yeni dönem çalışmalarında çocukların mücadeleye ve KGÖ'ye katılımını artırmak için gerekli çaba, planlı ve sebatlı bir şekilde örgütlenmelidir.

KGÖ Ve İşçi Gençlik

Örgütsel çalışmalar ve hedeflerin ele alındığı bölümlerde, KGÖ'nün ortaya çıkışındaki koşullara bağlı olarak liseli ve üniversiteli gençlik içinde çalışmalarını yoğunlaştırdığı belirtilmektedir. O günkü somut duruma uygun bu pratik, KGÖ'nün, giderek daha fazla işçi gençlik ve semtlerde yoğunlaşan işsiz ya da emekçi gençliğe yönelmesi gerektiğini de unutturmuyor. Nitekim kongre bu temel ihtiyacı dile getirerek, "belli bir plan dahilinde işçi gençlik çalışmasına yönelmek" gerektiğinin üzerinde duruyor. Bunun için, öğrenci gençlik çalışması içinde de özel bir adım atılarak meslek okullarındaki çalışmaya ağırlık verilmesi isteniyor.

Bu olumlu ve doğru bir vurgu. İşçi sınıfının politik kurmayı bir partinin gençlik bölüğü, elbette kendisini özellikle sınıfın genç üyeleri arasında var etmelidir. Bunun için koşullarla uyumlu planlara sahip olmak, planları yaşama geçirmek için de kararlılıkla güçleri buraya belli bir plan dahilinde yöneltmek ve sonuç alabilmek için ise güçlü bir irade göstermek gerekiyor. Komünist partisi, eğer sınıfın "en ileri, en getişkin ve en savaşçı" unsurlarını bağrında toplayacaksa, sınıfla bağlarını geliştirecekse, bunu genç unsurlardan elde edecektir. Ki, bu da, bir bakıma KGÖ'nün ön çatışmasıyle elde edilecektir. Bu bakımdan, kongrenin tespitleri yerinde. KGÖ önündeki süreçte, bu tespitlere uygun bir çalışmaya yönelmelidir. Pek çok insan KGÖ'nün öğrenci gençlik içinde yoğunlaşması ile komünist gençlik örgütü niteliği arasında bir çelişki olduğunu düşünmektedir. Niye? Çünkü onlara göre; tarihte komsomollar, işçi gençliğin örgütleri olarak doğmuş ve işçi köylü gençlik birlikleri haline dönüşmüşlerdir. Ve nihayet, 3. Enternasyonal bünyesinde bir gençlik enternasyonali olarak örgütlenmişlerdir.

Bu iddialar, yüzyılın başında komsomolların doğuş koşullarında, komsomolların kökeni ve yüzyılın ilk onyıllarındaki pratik deneyleri için doğrudur. Bu açıdan, bir soyutlama bakımından doğrudur. Komünist Gençlik Enternasyonali'nin 2. Kongresi gençlik örgütleri hakkındaki tezlerinde olguyu şöyle dile getiriyor: "1. Sosyalist gençlik hareketi, işçi gençliğin artan kapitalist sömürü ve burjuva militarizminin kendisinden yararlanmasının oluşturduğu baskı altında; işçi gençliği (burjuva) sivil-milliyetçi ideoloji ile zehirleme çabalarına ve işçi gençliğin ekonomik, politik ve kültürel istemlerinin birçok ülkenin sosyal demokrat parti ve sendikaları tarafından gözardı edilmesine bir tepki olarak ortaya çıkmıştır.

SGÖ’lerin kurulması, çoğu ülkede, oportünist ve reformist eğilimi giderek artan sosyal demokrat parti ve sendikaların yardımı olmaksızın, hatta bazı ülkelerde de onlara rağmen gerçekleşmiştir. " (a.g.e., s. 84)

Bu pasajda sınıfın genç üyelerinin Avrupa partilerindeki reformizme ve oportünizme, parti saflarında ilk karşı çıkışı göstererek bağımsız örgütlenme başarısını gösterdiklerini görüyor ve gençliğin, "sağ"a karşı "sağduyusu"nu, dinamizmini birkez daha yakalama fırsatı buluyoruz.

II. Enternasyonal'in çöküşü ve SBKP önderliğinde 3. Enternasyonal'in örgütlenmesi, oportünizmin yenilgiye uğratılarak tasfiyesi demek oluyor, aynı zamanda. Gençlik örgütleri de bu süreçte yerlerini alıyorlar ve yeni duruma göre görevlerini şöyle belirliyorlar:

"4. KGÖ’lerin bugünkü rolü, işçi gençlik kitlelerini toplamak, onları birer komünist olarak eğitmek ve komünist savaş cephesine yerleştirmektir. " (a.g.e., s. 86) Kuşkusuz komünist gençlik örgütleri yalnızca işçi gençlerden oluşmuyor. Pek çok Avrupa komünist partisinin, öğrenci gençlik içinde de komünist gençlik bölükleri mevcut. Devrimden önce Lenin, SBKP'nin öğrenciler içindeki birliklerinden söz eder. Devrimden sonra ise, artık KGB, işçi ve köylü gençlik birlikleridir.

Bu belirlemelerin yapıldığı dönemde, işçi ve emekçi köylü kökenli gençler, çok kısa ya da hiç eğitimsiz olarak işçi ya da emekçi köylü oluyorlar. Kapitalist gelişme, emperyalist aşamaya varsa da, eğitilmiş işgücü kullanımı gibi işgücü eğitimi de son derece geridir. Ortada öğrenci gençlik diyebileceğimiz, alt sınıflara mensup bir büyük kitleden söz edilemez. Kapitalist emperyalist sistem, kapitalist eğitimi yaygınlaştırmaya '50'lerle birlikte başladı. 50'lerde eski sömürgecilik sistemi yerini yeni sömürgeciliğe bırakırken, bugünkü yarısömürgelerde de kapitalist eğitim, modern işgücü eğitimi yaygınlaştı. Yani, artık, alt sınıfların gençleri işçi olmadan önce -düzeyi ne olursa olsun- öğrenci oluyorlardı. Ayrıca üniversite eğitimi de eskiye göre olağanüstü boyutlarda yaygınlaşmıştı.

Bu olguyla birlikte, kitleler halindeki öğrenci gençlerin, devrim ve sosyalizm mücadelesinde yer alacakları, dolayısıyla komünist partilerin ve komünist gençlik örgütlerinin çalışmalarında ve yapılarında da önemli bir yer alacakları beklenebilir.

Bizim coğrafyamızda, özel olarak üniversite gençliği '60'ların hemen başında, '68'lerde ve '70'lerde, bugün de toplumsal ve ulusal savaş saflarında kitleler halinde yer alıyor ve öğrenci köken li ler dev rim ci mü ca de le nin ör güt lü güç le ri içinde önemli bir ağırlık oluşturuyorsa, tam da böyle bir nesnel gelişmenin sonucu bu konumlara yerleştiklerini görmek gerekiyor. Bugün, 12 milyon ortaöğrenim düzeyinde öğrenci var; üniversite kapılarına yığılmış 1-1,5 milyon öğrenci var. 11,5 milyon üniversiteliyi, özel meslek eğitim kurslarının öğrencilerini de ekleyerek toplarsak, genç nüfusun en büyük diliminin, aydınların bu en duyarlı, en hareketli kesimlerinin 15 milyonu aştığını görürüz. Bu da ülke nüfusunun dörtte biri demektir.

Bu du rum da, bü yük ço ğun lu ğu iş çi ve emekçi yoksul halk kesimlerine mensup bu gençlik kesimini görmezden, ya da ağırlığını yansıtmazlıktan gelecek bir gençlik örgütü, komsomol olabilir mi? Bu kadar geniş bir öğrenci gençliğin, komünizm ilkeleri ve komünist parti politikaları üzerinde eğitimini, antifaşist antiemperyalist devrim mücadelesine ve sosyalizme çekilmesi görevini, parti adına kim yapacak? Bunun marksist leninist partinin gençlik bölüğü olan KGÖ'den başka adresi var mı? O halde, komsomol konusunda şablonların kalıntılarından kendimizi kurtararak, devrim deneylerinden ve marksist teoriden özü alalım, onları eylemimizin şablonu değil, kılavuzu yapmayı başaralım. KGÖ'nün bugünkü yöneliminde anlayış düzeyinde bir yanlışlık, bir sapma yoktur. Kongre Belgeleri'nde denildiği gibi; "KGÖ kuşkusuz bir öğrenci örgütü değildir... işçi, emekçi, öğrenci tüm gençliğin kitlevi komünist örgütüdür. Fakat dönemin ve ülkenin nesnel şartları öğrenci gençliğe öncelik verilmesini gerektirmektedir. KGÖ’nün pratiği de bunu kanıtlamıştır."

Bugünkü pratik bir sorun, başlangıçta değindiğimiz gibi, işçi sınıfının genç unsurlarını partide toplamak bakımından vardır. Bu sorunun çözümü için, öncelikle KGÖ kolları sıvamalı; işçi sınıfının hedef seçilen bölükleri, kalifiye işgücü yetiştiren meslek okulları, atölyelerin genç işçileri arasında çalışmaları daha etkin şekilde örgütlemelidir. Şüphesiz, KGÖ'de "proleter unsurun önderliğini güvencelemek", buradan geçecektir.

Burada, pratikte ortaya çıkan, (ya da çıktığı sanılan) bir başka soruna değinelim. Deniyor ki, fabrikalarda ya da atölyelerde hem gençlik örgütü, hem de parti örgütü nasıl çalışır? Bu işleri karıştırıp iki başlılık yaratmaz mı? Yaratmaz; yaratmaması, parti örgütü ve gençlik örgütlerinin kendi rollerini doğru kavrayıp doğru uygulamasına bağlıdır.

Gençlik; insan yaşamının belirli bir kesitine denk düşen, insanın en dinamik, en atak, en duyarlı, öğrenmeye, değişime, yeniliğe en açık olduğu dönemini ifade eder. Adı üstünde, genç işçiler de gençtir; devrim ve sosyalizm mücadelesine kazanılmaları için onların da tıpkı öğrenciler gibi özgün politikalara, özgün yöntemlere ve özel örgütlere ihtiyaçları vardır. Coğrafyamızdaki genç işçi tipini düşünelim; bütün hafta çalışır. Artık hafta sonunu futbol maçında, Müslüm Gürses konserinde, falanca lunaparkta atari vb. oynayarak geçirmek için can atıyordur. Özellikle atölyelerde çalışan genç işçiler arabesk müziğin, "arabesk hayatların" hayranıdır. Bütün bulunduğu mekanlarda "tavlanacak kız", ya da "ayartılacak" erkek aramakla meşguldürler. Bir öncü eli ulaşmadığında, sendikalaşmaya da, politikleşmeye de ilgisizdirler. Ama, seçimleri, beğenileri, özlemleri; burjuva-feodal düzenin onlara verdiği kadarıyla yine de özeldir, kendine özgüdür. Diğer yandan, yine de genç olmaları nedeniyle ataktır, öğrenmeye ve gelişmeye açıktır. Açık ki, bu gençliğin sınıfın mücadelesine ve parti saflarına kazanılması da, onların durumlarını ve sorunlarını kavrayan, özel politikaları; özel bir ajitasyonu, özel bir örgüt modelini ve özel bir mücadele tarzını gerektirir.

Parti çizgisinde gençlik yığınlarının mücadelesine önderlik eden, onları partinin eylemine ve çizgisinde devrim ve sosyalizm mücadelesine çekecek partiden ayrı, kitleselleşmeye uygun esneklikte bir örgüte gereksinim vardır. İşçi ya da köylü ve hatta öğrenci gençlik komünizme ve devrim savaşına çekilmelidir. Ama bunun için, gençlik kategorisinin özgünlüklerini hesaba katacak, gençliğin dinamizmine ayak uyduracak kadar hareketli bir araç olmazsa, bu başarılamaz.

Daha kolay anlaşılması için işçi gençliği örnek verelim. İşçi genç, sınıfının üyesidir. Sınıfın ekonomik siyasi savaşımına katılır. Sendikal ve politik örgütlenmelerde yer alır. Ancak onu bu faaliyete ve yapıya gençliğin özgün konumu ve özgün sorunlarıyla birlikte katmak sözkonusu olduğunda, parti örgütünün "istikrar"lı ve "oturmuş" tarzı yetersiz kalır. Burada çok daha hareketli, esnek ve basit örgütsel ve pratik hatta ihtiyaç vardır.

İşte bu yüzden işçi sınıfı içinde parti çalışmasının olduğu/olmadığı her yerde KGÖ çalışmasına yer vardır, gerek vardır; hem de acilen ve oldukça kapsamlı adımlara gereksinim vardır. İşçi sınıfının genç, yani en dinamik, en eğitimli unsurları KGÖ okulundan partiye akacaktır. KGÖ merkezi ve yerel örgütleri, 1. Kongre'nin işçi gençlik çalışmasını geliştirme talimatını tam da böyle anlamalı ve yaşama geçirmelidir.

Fabrika, atölye vb. üretim birimlerinde ve sendikalarda tıpkı kadın örgütleri gibi, gençlik örgütleri de yan yana, kendi rollerini oynayabilirler ve oynamalıdırlar. Bu konuda Komünist Enternasyonalin kararlarında yol gösterici bir bölüm var. Onu da aktararak bu konuyu kapatalım:

"... KGB üyelerinin, KP’lerin politik faaliyetlerine ve işçi sınıfının mücadelelerine katılmaları ve yardım etmeleri; KP’leri ile Komüntern’in problemlerinin çözümlenmesinde (KGB’ler ile üyelerinin) etkin olmaları gerektiği sonucu çıkar. Partinin işletme hücrelerinin, semt komitelerinin, il komitelerinin faaliyet yürüttüğü, ama KGB'nin bu tür örgütlenmeye sahip olmadığı yerlerde, parti örgütleri komünist gençliği oluşturmalıdır ve komünist gençlik de parti örgütlenmesinin olmadığı yerde, bu örgütlerin oluşturulmasına var güçleriyle destek olmalıdır."

Çalışma içindeki işbirliğinin nasıl gerçekleşeceğinin bir başka yolu da şöyle gösteriliyor:

"KP’lerin işletmelerdeki hücreleri ve sendikalardaki fraksiyonları, komünist gençliğin ekonomik ve diğer görevlerin yerine getirilmesinde, komünist gençliğe etkin destek vermelidirler. " (a.g.e., s. 111-112)

II- Siyasal Çalışmaların Gelişimi

Kongre Belgeleri, KGÖ'nün kuruluşuyla birlikte gelişimini, siyasal mücadelenin bütün örneklerine katılmanın yanında, en başta öğrenci gençliğin mücadelesi içinde; öğrenci gençliğin demokratik eğitim hedefi doğrultusunda paralı eğitime, har(a)çlara, polis-idare baskısına karşı savaşımına katılarak ve önderlik ederek gerçekleştirdiğini tanıtlıyor.

Öğrenci gençliğin '94-'95 ve '95-'96 öğrenim dönemlerinde yükselen mücadelesinin içinde ve en başında yer alan KGÖ, aynı zamanda liselilerin, üniversitelilerin akademik-demokratik örgütlerinin yaratılması için de canla başla çalışmış; öncülük ve önderlik rolünü hakkıyla oynamıştır.

Kongrenin ele aldığı ve değerlendirdiği bütün örgüt raporları, KGÖ'nün öncülük ve önderlik iddiasına sahip olarak yola çıktığını ve bunu gerçekleştirmek için oldukça kararlı bir pratik sergilediğini gösteriyor. Gençliğin akademik mücadelesine katılarak, gelişmeye tam zamanında iradi

müdahalelerde bulunarak, siyasal-toplumsal mücadele arenasına taşınmasını, bir başka ifadeyle; büyük bir siyasal mücadelenin habercisi olan akademik mücadeleyi etkileyerek siyasallaştıracak bilinçli ve örgütlü adımları atmayı başarmıştır.

KGÖ, '94-'95 eğitim yılındaki görevlerine yaklaşım tarzıyla, bu hedefi çok net olarak belirlediğini gösteriyor. Nitekim belgeler, KGÖ'nün "’94-’95’te gençlik kitlesini, komünist öncülüğü altında toplama, güncel somut sorunlarından hareketle mücadele sahnesine çıkarma ve örgütleme yoluyla istikrar kazanma faaliyetini, birleşik toplumsal siyasal mücadeleye bağlama hedeflerine kilitlendi" diyor. Bu satırlar, KGÖ'nün akademik mücadeleyi, toplumsal mücadelenin bir parçası olarak ele alma, sınıf sorununa bağlama ve siyasallaştırma perspektifine sahip olduğunu gösterir. Aynı zamanda; kendisini ve gençliğin en geniş kesimlerini iki cephede -KGÖ'de ve öğrenci birlikleri ile derneklerinde- örgütleme işini de, durağan ve statik bir şey olarak ele almadığını uzak, "barışçıl hazırlık" saplantılarına düşmeden kavga içinde gerçekleştirilecek işler olarak ele aldığını gösterir. Nitekim, iki yıllık çalışma, bu perspektiflerin yol gösterdiği önemli başarılara imza atıldığını kanıtlamaktadır.

'94-'95'te KGÖ, bir önceki dönemde başlatılan liseli öğrencilerin örgütlenme ve faşist gerici eğitime, polis-idare işbirliğine karşı mücadelesini ilerletecek bir atılım içinde oldu. Liseli Öğrenci Birlikleri'nin İstanbul başta olmak üzere yaygınlaşması ve merkezileşmesini bir kurultayla taçlandırması, dönemin hemen başında gerçekleşti. Liseliler kurultayı, dönem içinde liseli öğrencilerin mücadelesini geliştirmesinin ve örgütlenmesini yaymanın da bir kaldıracı, esin kaynağı ve yol göstericisi oldu. Sayısız lisede öğrenci eylemleri, öğrenci-veli dayanışmasıyla faşist-idare polis işbirliğinin püskürtülmesi, Cağaloğlu çıkarmaları; örgütlenme ve mücadelesini merkezileştirmiş bir gücün başarılar hanesinde yer alır. Öğrenci gençlik hareketinde değişik siyasal eğilimlerden gençlik gruplarının birleşik hareketini sağlayan örnekler de dönemin başarıları içinde sayılmalıdır.

***

Bir başka gelişme, bu dönemle birlikte öğrenci-veli dayanışması ve eylem birliğinin sağlanmasıdır. Dayanışma liseli öğrenci mücadelesinin başlıca konularından biri haline gelmiştir. Artık öğrenci eylemlerinin içinde, ailelerin en azından temsilcileri yer almaktadır. Bu, ezici çoğunluğu işçi ve emekçi sınıflardan ailelerin, bir kez de, çocuklarının istemleri ve eylemleri içinde eğitilmeleri ve siyasallaştırmaları anlamına gelmektedir. Böylece, öğrenci hareketi ile genel halk hareketinin, işçi sınıfı hareketinin gündemlerinde ve gelişmelerinde ortaklığı yakalamak olanaklı hale gelmektedir.

Liseli öğrenci gençlik hareketi yine bu dönemde KGÖ'nün (ve tabii partinin) özel yönetimiyle liseli eğitimci ortaklığını da geliştirmeye başlamıştır. Bu gelişme zayıftır, ama adı üstünde bir gelişmedir; ilerletildiğinde toplumsal mücadelenin ilgili bütün kesimlerinin hareket birliğini sağlayacağı gibi, tümünü birden siyasallaştırarak sermaye ve faşist rejime karşı devrim bendine akışını hızlandıracaktır.

KGÖ önderliğindeki liseli genç lik, diğer gençlik güçleriyle birlikte, '94-'95'in 2. devresinde Nisan boykotlarını da unutmadı. Üniversite seçme sınavlarına karşı, "ÖSS-ÖYS kaldırılsın", "Herkese parasız ve eşit eğitim hakkı" talepli kampanya yürüttü. 1. Kongre'nin de tespit ettiği gibi bu kampanyanın bir yanında liseliler vardı, ama diğer yanında üniversiteliler; aileler ve tabii eğitimciler. Liselilerin dışında bu kampanyaya katılım zayıf kalmıştı; bunu, kongreye sunulan rapor da değerlendiriyor ve büyük bir ders olarak kaydediyor: Liseli, üniversiteli öğrencilerin ve diğer kesimlerin gerekli olduğu anda gündemlerini birleştirmek gerek. Bunun yöntemi ise, gündemdeki konuyu herkese, her kesime taşıyacak tarzda propaganda ve ajitasyonu örgütlemek. Hareketi, hem yerel ve hem de merkezi olarak örgütlemek, diğer siyasal gruplarla ortak eylemler örgütlemek.

'94-'95 döneminde üniversiteli gençlik mücadelesinin belli başlı bütün örnekleri ve alanları KGÖ'nün etkinlik alanıdır. Akademik istemler, sivil faşist saldırılar, polis-jandarma baskısı, faşist gerici eğitime karşı protesto eylemleri, üniversitelerdeki öğrenci hareketinin bu dönem konularından. Hareket ise, metropollerden başlayarak Kürdistan'a Karadeniz'e, en ücra kentlere kadar yayılmaktadır. Komünist gençliğin öncülük ve önderlik iddiasının, gündemin doğru yakalanması ve anında militan mücadele hattının geliştirilmesinde somutlanışı bakımından önemli gelişmeler bunlar. 1. Kongre Belgeleri'nin tespit ettiği gibi; alternatif açılışlar, 6 Kasım boykotları, ülkücü faşistlerle Marmara Üniversitesi ve diğer pek çok yerde çatışmalar, bunların başlıcaları. Diğerlerinde olduğu gibi, ama özellikle ülkücü faşistlerin saldırıları, öğrenci gençlik içinde, faşist yuvalara karşı "hızlı ve kararlı tavır geliştirmek yanında, komünist, devrimci, antifaşist örgüt ve kesimleri, antifaşist militan bir çizgide" birleştirdi. Komünist gençlik, hem bu gelişmede, hem de faşist saldırılara karşı yeni antifaşist mücadele araç ve biçimlerini geliştirmede öncü ve önder oldu. Marmara Üniversitesi'nde üç günlük görkemli direniş ve binlerce üniversitelinin katıldığı İstanbul Üniversitesi eylemi, antifaşist direniş birliğinin de tepe noktalarıdır. KGÖ'nün öncülük ve önderlik misyonunu gerçekleştirebilme yeteneğini göstermesi bakımından oldukça önemlidir.

***

'94-95 döneminin bir başka çıkışını, Üniversiteli Genç Kadın örgütlenmesi ve 8 Mart etkinliklerinin, ilk kez üniversitelere yaygınca taşınması oluşturuyor. Kongre belgeleri bu gelişmeyi şöyle yansıtıyor: "... Bahar döneminde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ÜGK çalışması öne çıkarıldı. Demokratik kadın hareketi ve EKB ekseninde devam eden eylemler, 8 Mart’ta üniversitelerde ÜGK’nın kapsamlı pratiği ile can buldu. Çıkarılan bültenle ve diğer önemli araçlarla yoğun bir ajitasyon-propaganda faaliyeti yürütüldü". Devamında; bu olumlu gelişmenin ileriye taşınamaması ve nedenleri de değerlendiriliyor: "Ancak ÜGK politikası ve pratiği, yer yer birimlerdeki kavrayış düzeyi sağlığı ve önderliğin en doğru sistemle bu örgütlülüğün devamını sağlama yönündeki yetersizliğiyle süreklileştirilemedi."

Üniversitelerde ve (tabii liselerde de) kadın çalışmalarının aktifleştirilmesi, sosyalist ve demokratik boyutlarıyla çalışmanın ve öğrenci kadınların örgütlenmesinin gerekli ve zorunlu olduğu daha sonraki süreçte daha fazla açığa çıkmıştır. Nitekim 1. Kongre, bu zorunluluğu ve gerekliliği bilince çıkararak, KGÖ'nün önüne, yeni dönem için önemli görevler koymuştur. Komünist gençliğin, öğrenciler içindeki komünist çalışmanın bir boyutu olarak kadın çalışmasına gereken yönelimi göstereceği beklenir. KGÖ birimlerine bağlı kadın kurullarının oluşturulması ve yanısıra; üniversitelerde ÜGK, liselerde de benzeri demokratik örgüt çekirdeklerinin yaratılması bu çalışmanın örgütlendirilmesinin başlıca biçimleri olmalı. Kuşkusuz sözkonusu örgütsel hedefler, tıpkı diğerleri gibi, öğrenci genç kadınların eğitimden aile ortamına kadar gördükleri baskı, ayrımcılık, cinsel şiddet ve ikincil konuma karşı mücadeleleri içinde; hem bu mücadelelerine müdahale ile ve hem de geneldeki demokratik ve sosyalist kadın hareketine katılımını sağlayarak gerçekleştirebilir. Yani; partinin komünist kadın çalışması, bir biçimde, kendi özgünlükleri içinde öğrenci genç kadınlar arasında da, komünist kitle çalışmasının yarısını yaratma perspektifiyle örgütlenmelidir. Önümüzdeki dönemde, bu bakımdan sayısız fırsat doğacaktır. ilk anda DEK'i bu açıdan da değerlendirmek, komünist gençlerin önünü açacaktır.

KGÖ birim ve üyeleri, partinin kadın basınını bu amaçla, titiz bir şekilde izlemeli, kendi çalışması için gerekli sonuçları çıkarmalı ve bu alana kendi konumundan katkı sunmalıdır. Mücadelenin her alanında "başarılı olmak", "zaferler zincirine yeni halkalar katarak ilerlemek" perspektifiyle savaşan KGÖ'ye, zaferler kuşağına bu yakışır.

***

Kongre'nin tespit ettiği önemli bir eksiklik ise, öğrenci yurtları ve yurtlarda konsey örgütlenmesinde ortaya çıkıyor. Yurtlar, kongrenin de tespit ettiği gibi devrimci bir gençlik hareketi için üsler haline getirilmelidir. Bugün "yeni '68'ler yaratma" şiarıyla yola çıkacağını (ve çıktığını ekleyelim) açıklayan komünist gençlik, '68 gençliğinin görkemli eylemlerinde yurtların birer kitlesel direniş üssü, hatta karargah rolü oynadığını bilmelidirler. '68'lerde ODTÜ, Ankara Siyasal ve Cebeci, Çapa Yüksek Öğrenim yurtları; antifaşist, antiemperyalist gençlik hareketinin ve akademik mücadelenin örgütlenmesinde çok özel roller oynamışlardır. Aynı keza, '70'li yıllar boyunca Ankara'da; Cebeci, Hacettepe, ODTÜ yurtları, İstanbul'da; Site, Kadırga, İstanbul Eğitim, Boğaziçi vb. yurtları, öğrenci hareketi ve devrimci gençlik mücadelesi için birer üs görevi görmüşlerdir. Ayrıca eklemek gerekiyor ki, ülkücü faşist ve şeriatçı gençlik örgütleri de, öncelikle kendi kurdukları ya da ele geçirdikleri yurtları, faşist-şeriatçı örgütlenme ve saldırıları için, ayrıca bu bölgelerde hegemonya kurmak için, birer üs haline getirmişlerdir. Nereden bakarsak bakalım, yurt çalışmalarındaki eksiklik, öylesine değinilip geçilecek türden ek sik lik ler de ğil dir. Kuş ku suz, eği tim de ki özelleştirmeden önce yurtlarda özelleştirme yaygınlaştı. '60'lara ve hatta '70'lere göre, sermayenin başlı başına bir kar alanı olarak küçük-büyük sayısız öğrenci yurtları kurması ve yine, üniversite kampüslerinin kentler dışına taşınması; yurt çalışmasının yeni zorlukları ve sorunları olarak gençliğin önünde. Bu durum elbette çok büyük bir dağınıklık; hedef kitleye ulaşmak ve birleşik eylemlilik yaratmak bakımından büyük dezavantajlarla yola çıkmak de mek tir. Ancak, herşeye karşın önem ve aciliyet sırasına göre, mücadelenin diğer hedefleriyle bağlı bir şekilde, seçerek, yurt çalışmalarını örgütlemek bir zorunluluktur. Faşist-şeriatçı üsleri dağıtmak da bu kapsamdaki görevlerden biri sayılmalı. Yurtları -önemlilerini, stratejik ayrıcalığı olanları özellikle- devrimci öğrenci gençlik hareketinin üsleri haline getirmek için kolları sıvamalı. KGÖ, Kongre Belgeleri'nin ortaya koyduğu gibi, siyasal mücadeleye -ki bunu ayrı bir başlık altında ele alacağız- katılımı ile birlikte üniversite ve liseli gençliğin '94-'95 döneminde; "Komsomol olarak varlığını ve gelişme potansiyelini, önderlik misyonunu kuşandığını kanıtladı; iddia, cüret ve büyük kavgalara uygun psikoloji edindi. Önderlik misyonu ve nesnel zemin olgunlaştığı anda örgütlü kuvvetleri burada yoğunlaştırma, antifaşist kuvvetleri hedefte birleştirme" gibi bir yeteneği sergileyebildiğini, dost, düşman herkesin gözü önüne sermiştir.

Komünist Gençlik Ve Akademik Mücadele

'95-'96 öğrenim yılı içinde bir önceki döneme göre, hem KGÖ faaliyetleri, hem de gençliğin mücadelesi yükseliyor, daha fazla yaygınlaşıyor ve bir kısım hedefleri vurarak ilerliyor.

Kongre bunu, önceki yılların yaratımlarının sıçraması, kavga rüzgarlarının bir fırtınaya dönüşüm dönemi olarak değerlendiriyor. Burada üniversiteli gençliğin, harç mücadelesi bakımından tamamen yerinde ve doğru bir çıkarsama yapılmıştır. Hareketin başlangıç, gelişme ve sonuç bölümleri, gelişim eğrisinde değişikliklere sahne olsa da, üniversiteli öğrenci gençliğin '95-'96 dönemini, fırtınaya benzetmek tamamen yerindedir. Özel olarak üzerinde durulması gereken de bu.

Dönemin hemen başında liselilerin kurultayı var; dönemin sorunları, mücadele ve örgütlenme perspektiflerini belirleyen, mücadele coşku ve kararlılığını aşılayan, hedefleri vurma iradesini kuşandıran.

İkincisi; üniversite gençliğinin harç mücadelesiyle başlayan ve protestoculuk çizgisini aşarak hak alma mücadelesine dönüşerek bütün sürece damgasını vuran, zaferler zinciri.

Bütün bu mücadeleler içinde, hareketin protestocu ve reformist duraklama eğilimini gerileterek gelişen antifaşist gençlik kuvvetlerinin birlikte hareketi; süreci tamamlayan üçüncü unsur olarak beliriyor. Bir dördüncü unsur; '91de başlayan '92-'93'te süren ve durgunluğun bir başka belirtisi olarak öğrenci derneklerinden kaçış eğiliminin son bulması; yani, öğrenci gençlik derneklerinde yeni bir canlanma, örgütlenme ve öğrenci hareketindeki rollerinin artışı.

Artık gelenekselleşmiş YÖK protestolarıyla yetinilemeyeceği, daha dönemin başında belli olmuştur. Yüksek öğrenim gençliği; 19 Ekim Cağaloğlu ve 20 Ekim Ankara Kızılay eylemiyle start alan bir atılım sürecine girdi. 6-7-8 kasım YÖK protesto eylemleri, her zamankinden yaygın ve militan bir çizgide gelişti. 8 kasımda Taksim'e çıkan öğrenci gençlik, yeni dönemde, yasakları "devrimci irade ve kitlesel kuvvet"in zoruyla aşacağını ilan etmiştir. Artık her taraftan, yüzde 300'ün üstüne zamlanan harçlara hayır talebi yükseltmeye başlamıştı. Bu doğrultuda hemen bütün kentlerde, bütün üniversite ve bölümlerinde değişik eylemler oluyordu. Fakat, tam bu sırada öğrenci hareketinin önünde yeni ayak bağları ortaya çıkmaya başladı. "Koordinasyon" ve "İnisiyatif1 adlı reformist eğilimler, gençliğin geniş kitlelerinin, yüksek öğrenimin özelleştirilmesi demek olan harçlara karşı köklü bir mücadele hattını, protestocu nitelikli eylemlerle kesmeye ve öğrenci gençlik içinde bir bölünme yaratmaya başladılar. Örneğin, 20 aralık Beyazıt eylemi böyle bir eylemdi.

Komünist gençliğin, irade, cüret ve kararlılık dolu "hak alma" eylem çizgisi tam bu sırada devreye girdi. Komünist gençler, bütün diğer gençlik eğilimlerinin, öğrenci dalgasının gerilemesine teslim olduğu anda, Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki açlık greviyle -o pek çok gençlik grubunun pasif diye küçümsediği- sürece müdahale etti. 19 aralıktan şubat başına kadar; giderek çoğalan katılımlar ve giderek genişleyen değişik toplumsal kesimlerin desteği ile süren açlık grevi, 2. dönemin başındaki patlamayı hazırladı. YTÜ'de başlayan ve süren yalnızca bir açlık grevi değildi. Her tarafa, her kesime öğrenci gençliğin taleplerini, sorunlarını ve mücadele ruhunu taşıyan çok zengin bir eylemlilik dönemi idi. Nitekim, eğitimcilerden ailelere, öğrenci gençlik kitlelerinden diğer devrimci gençlik güçlerine kadar herkesin ilgisini ve sempatisini sağladı ve büyük bir mücadele dönemini hazırladı. Nihayet 4 şubat Taksim, 5 şubat Kızılay zaferleri gerçekleşti. Hareketin ateşi Kürdistan'ın kıyı kentlerini, İç Anadolu'nun "en hareketsiz" kentlerindeki yüksek okullarını bile etkiledi; değişik düzeylerde harekete geçirdi. KGÖ'nün öngördüğü Özgür Eğitim Platformu tam anlamıyla yaşama geçemedi ama, Üniversiteli Öğrenci Platformu, komünist gençler yanında pek çok devrimci gençlik grubunu bir araya getirdi ve öğrenci tepkisinin reformcu kanallara akıtılmasına izin vermeksizin, 'devrimci antifaşist gençlik hareketi'nin doğuşunu sağladı. Reformcu güçlerin önünü keserek, ayrışmayı devrimci çizgi lehine çözüme bağladı.

Şubat sonunda Beyazıt eylemi, harçları ödemediği için atılan öğrencilerin kayıt hakkı için eylemler ve nihayet Hukuk Fakültesi işgali; gözaltılara karşı Sultanahmet Adliyesi işgali ve nihayet 23 martta, rektörlerin toplantısını basma amaçlı Kızılay gösterisi, polisin saldırısı üzerine de DTCF işgalinin gerçekleşmesi; ortada artık "salt ve sıradan bir akademik mücadele" değil, siyasallaşmış militan bir devrimci gençlik hareketi olduğunu/oluştuğunu gösteriyordu.

KGÖ gençliği, bütün bir eylem yılında "feda ruhu, inanç, militanlık ve yaratıcılıktaki başarısını, nitelik ve nicelik kuvvetini" bütün boyutlarıyla ortaya koydu. KGÖ'yü sürecin başından sonuna kadar önemli bir söz sahibi ve farklı; en önde, öncü ve önder kılan neydi? Kongre belgelerinin süreci değerlendiren bölümleri incelenirse, bu soruların yanıtları kolaylıkla bulunur.

ilkin; marksist leninist partinin yol göstericiliğinde KGÖ, en başında öğrenci gençlik kitlelerinin en yakıcı sorununu, harçlar (ve tabii sermaye düzeninin özelleştirme saldırısını) sorununu doğru teşhis etti. Onbinlerce, yüzbinlerce emekçi genci üniversite eğitiminden mahrum bırakmaya neden olacak harçlar ve dizginsiz harç zamları, öğrencileri olduğu kadar emekçi aileleri de büyük bir sorunla yüzyüze bırakan en önemli unsurdu. Bu nedenle harçlara karşı büyük bir tepki birikmişti. Sorun, bu tepkinin açığa çıkarılması, doğru rotada, mücadeleci bir çizgide örgütlenip kitlesel harekete dönüştürülmesindeydi. İşte KGÖ, ilk önemli başarısını burada gösterdi; harçlara karşı tepkiden, üniversiteli gençliğin büyük bir akademik mücadelesinin örgütlenebileceğim gördü, planlarını buna göre yaptı; propaganda-ajitasyon, hareketi örgütleme işini buraya yoğunlaştırdı.

İkincisi; sürecin burada kalmayacağını, harçlar dışında özelleştirme saldırısının diğer biçimlerine, örneğin katkı payı vb. ile bu hareketin liseli gençliğin ve her iki kesimin velileri olan yoksul emekçi halkın bu çarpışmanın tarafı haline geleceğini de gördü. Dahası bu mücadelenin, hak alma çizgisinden yürüdükçe devletle, sermaye düzeniyle çarpışma haline geleceğini; yani giderek siyasallaşacağını tespit etti. Harçlara karşı akademik mücadelenin büyük bir siyasal kavganın habercisi olduğunu görerek, buna göre politikalar oluşturdu.

Tıpkı Lenin'in yüzyılın başında işaret ettiği gibi, Rus öğrenci gençliğinin akademik mücadelesinin izlediği çizgi gerçekleşti. Düzenin harç saldırısı, büyük bir akademik mücadele geliştirdi. Aynı şekilde Lenin'in Bolşevik partinin öğrenci gençlik birliklerinin görevleri nelerdir, kapsamında yaptığı tartışmalardaki gibi; öğrencilere, "fazla ileri gitmeyin, yasadışı yollara sapmayın" diyen reformist güçler devreye girmeye çalıştı. Ama komünist ve devrimci önderlik müdahalesiyle büyük bir siyasal/toplumsal kavga doğdu. Ve reformist engeller birer birer tepelendi, zafer halkaları birbirine eklenerek, sermaye düzeni ve faşist diktatörlüğe karşı, büyük bir barikat oluştu. Başarılarla dolu bir dönem yaşandı. Devlet, harçlar konusunda bir takım geri adımlar atmak zorunda kaldı. Bu mücadele '96-'97 döneminde de sürecek. Daha büyük kavgalar ve daha büyük başarılar öğrenci gençliği bekliyor. Kongre kararlarıyla açıkça teyid ediliyor ki; KGÖ yeni dönemin bu alandaki kavgalarına, hem perspektif hem de pratik olarak hazır.

KGÖ, öğrenci gençlik içinde çalışmalarını yeni baştan, belirlenmiş hedeflere doğru düzenlerken, özellikle reformcu akımların, devrimci gelişmenin önündeki engeller olarak tecritine önem vermeye devam etmeli. Geçen dönemin dersleri, bu yeni dönemin önünü yeterince aydınlatıyor. Reformist gençlik akımlarının etkisi altındaki gençleri devrimci çizgiye çekmek, özellikle önemli. "Okulcu", "Akademik bir mücadeleyle yetinmeye" eğilimli bu kitleye nasıl yaklaşacağımız çok önemli.

Bir kere; öğrenci gençliğin istemleri kadar, ruh durumunu da iyi hesaplamak gerekiyor. Kitlelerin mücadelesini geliştirebilecek taktikleri sağlamca örmek gerekiyor. Kitleleri örgütlemede, öğrenci gençlik derneklerinin önemli rol oynayacağını kavrayan KGÖ; dernekleri örgütleme çalışmasına hız verirken, diğer devrimci öğrenci gruplarını ve ileri gençlik kesimlerini buraya çekebilmelidir. Son zamanlarda devrimci akımlar arasındaki ilişkilerde yaşanan olumsuzlukların, eylem ve güç birliği çalışmalarındaki tavsamaların ve olumsuz bir çizgide gelişen tartışmaların, grupçu ve rekabetçi eğilimlerin gençlik mücadelesine yansıma belirtileri ciddi düzeyde. Komünist gençlik, bu tür gelişmelerin önüne geçmeye çalışmalıdır.

Hareketin kitlesel karakterini geliştirmek bakımından, üniversite gençliği yanında, liseli orta ve hatta ilkokul öğrencilerinin paralı eğitime karşı mücadelesinin eş zamanlı gelişmesi gerekiyor. Üstelik bu tamamen mümkün. Şöyle ki, artık devlet okulları da, kayıt parası ile açılan, her ay toplanan katkı payı denen paralar ve yıl içinde bundan başka yakıt, masa örtüsü vb. gibi tüm giderlerin öğrencilerden tahsil edildiği paralı okullar haline geldiler. Bunlara forma, kitap, defter, diğer kırtasiye, servis ve yemek paraları, takviye ve kolej kursları vb. eklenirse; ortada, "herkese parasız zorunlu eğitim" diye bir şeyin kalmadığı görülür. Buna karşın geçen dönemlerde paralı eğitime karşı mücadele zayıf kaldı. Oysa ki bu coğrafyada 12 milyon ilk ve ortaöğrenim öğrencisi var. Bunların en az 5-7 milyon velisi, 500 bin eğitim emekçisi var. Topl am olarak 20 milyonu aşkın bir kitle, doğrudan paralı eğitimin kıskacında. 1 milyonu aşkın üniversite öğrencisi, bir o kadar üniversiteye hazırlık için dersanelere yığılanları da eklersek, nüfusun yarıya yakınını etkileyen büyük bir paralı eğitim soygunuyla yüzyüze olunduğu görülüyor. Bu, büyük bir mücadele potansiyelini de gösteriyor. Bu potansiyelin harekete geçirilmesi, diğer kuvvetler gibi KGÖ'nün de aktif çalışmasına bağlı. Kongre'nin mücadelede, farklı kesimlerin gündemlerinin birleştirilmesi gerekir talimatı, tam da bu görevlerin gerçekleştirilmesi için bir kılavuzdur.

Öğrenci gençlik kitlelerinin okulculuk eğilimiyle mücadele ise, hareketin gelişimi bakımından oldukça önemli. Lenin, 1908'deki öğrenci mücadelesi içinde bu tür eğilimlerle mücadele için bugün de yararlanabileceğimiz şu değerlendirmeleri yapıyor:

"Dövüşe katılanlar ister kavrasın ister kavramasın, bu gençlik için geniş ölçekli bir görev, bir grev, siyasal çalışmanın başlangıcıdır... " (Komsomol ve Parti, s. 33)

"Görevimiz, 'akademik' protestocu kitlesine çatışmanın nesnel anlamını açıklamak, onu bilinçli siyasal çalışmaya dönüştürmek, sosyal demokrat öğrenci gruplarınca yürütülen ajitasyonu on kat arlırmak ve tüm faaliyeli öyle bir biçimde yönetmektir ki, son üç yılın tarihinden devrimci sonuçlar çıkarılsın, yeni bir devrimci mücadelenin kaçınılmazlığı anlaşılsın ve istibdatın devrilmesi ve kurucu meclisin toplanmasını isteyen bizim eski ve oldukça zamanlı şiarlarımız yeni demokrat kuşaklar için bir tartışma konusu ve yoğunlaşmanın denek taşı olsun. "(a.ge., s. 33-34)

Akademik mücadelenin sınırlarına yapışıp kalanlar, protestocu çizgiyi aşmamaya çalışanlar her zaman olacaktır. Hatta hareketin başlangıç süreçlerinde, henüz çatışma sertleşmişken, geniş bir okulcu gençlik kesimi ile yüzyüze olunacaktır. Komünist gençler, bu durumların geçici olduğunun bilincinde olarak, ama buna karşı bilinçli bir mücadele içinde olmalıdırlar. Lenin, daha yüzyılın başında, Rusya'da komünist gençlere, benzer durumlar için, bugün de yararlanabileceğimiz şu sözlerle sesleniyor.

"Schvartz'in kamçıları, günümüzün öğrencileri ’akademistler’den, 'siyasetçiler'e çevirmeye yetmiyor. Yeni kadrolara tüm devrimci bir eğitim vermek için onların birçok Karayüz başçavuşunun ağırlıkla kamçılarına ihtiyacı var. Stoplin'in siyasetiyle eğitilen (bizdekiler 12 Eylül ve '90 çöküşüyle eğitildiler) bu kadrolar, Karayüz Ekimci Duma’yla güçlerini birleştiren istibdatla, ulusal ölçüde burjuva demokratik çatışmaların nesnel kaçınılmazlığını açıkça gören bizlerin, sosyal demokratların sürekli dikkatini gereksinirler. " (a.g.e., s. 35)

Gençliğin militan devrimci mücadelesine "anarji ve terör" diye saldıran burjuva basın çığırtkanlığına ve ortalığın "karışması"ndan, polis coplarından korkan reformist akımların serzenişlerine, "vandallar" yakıştırmalarına aldırmamak gerekiyor. Onlar durgun, kendi halinde akan nehirler istiyorlar; oysa ki, diğer ezilenler gibi öğrenci gençliğin de sermaye ve faşist diktatörlüğe karşı mücadelesini geliştirecek çağlayanlara ihtiyacı var. KGÖ, bu çizgide yürüyor, Kongre bu çizgiyi bir kez daha doğruluyor ve gençliği yeni yeni zaferlere kışkırtıyor.

Sonuç olarak; KGÖ'nün bütün pratiklerinden (ve kongre belgelerinden) şu rahatlıkla çıkarılabilir: KGÖ, öğrenci gençliğin akademik-demokratik mücadelesinin denizine bütün kuvvetiyle dalmıştır. Ama bu dalış kendiliğinden değil; okulcu-akademist bir çizgide değil, herhangi bir devrimci bir çizgide de değil, komünist devrimci bir çizgide, marksist leninist partinin gençlik bölüğü olarak katılmış; burada hem kendini, hem gençlik kitlelerini eğitmiş, örgütlemiş, akademik mücadeleyi siyasal mücadelenin bir kaldıracı haline getirmiş; devrimin okullardaki ayağının komünist örgütleyicisi, önderi ve militanı olmuştur. (Gerici- faşist gençlik birliklerinin karşısında, reformist okulcu çizgileri tecrit etmeye özel bir ağırlık vererek yürümüştür.)

Politik Mücadele Ve Komünist Gençlik

Komsomol, politik mücadeleye partinin önderliğinde, parti politikalarının ışığında katılır. Ve eğer bu çizgide yürürse, başarılı olabilir. KGÖ'nün geçen iki yıllık pratiğini değerlendiren 1. Kongre Belgeleri, KGÖ'nün bu hattan yürüdüğünü bir kez daha kanıtlıyor. KGÖ, iki yılın belli başlı önemli olayları içinde parti hattından yürüdü. Gazi barikatları, Hasan Ocak'ı bulma mücadelesi ve sonrasındaki kayıplar kampanyası, 1 Mayıs'lar, işçi ve memur gösterileri, cezaevlerindeki faşist katliamlara karşı yükselen antifaşist direniş (Aralık '95-Mart '96), 8 Mart'lar ve nihayet kayıplar kurultayı, süresiz açlık grevi ve ölüm orucu direnişi bunların başlıcalarıydı. KGÖ, sömürgeci kirli savaşa karşı mücadelede de yerini aldı. Dönem içinde eylemler ve ajitasyon çalışmalarıyla kendini gösterdi.

Kongre belgeleri, Gazi ayaklanmasına hazırsızlık yakalanıldığını ve önderlik bilincindeki zayıflık nedeniyle de, ayaklanmaya katılımın "sonuçlarını toplamada sığ kalındığı"nı tespit etmektedir. KGÖ'nün bu alandaki zaaflarını, H. Ocak ve kayıplar kampanyasında aştığı, "Hasan Ocak Kampanyası'nın ilk yapı taşının üniversiteli ve liseli gençler olduğu" tespit edilmektedir. Aynı eğilimi, 1 Mayıs kampanyaları ve mitinglerinde de sürdüren KGÖ, görüldüğü kadarıyla son ölüm orucu sürecinde ise, çok fazla ve merkezi bir etkinlik gösterememiş durumda. Bu durum, elbette KGÖ'nün politikaya ya da partinin politik mücadelesine ilgisizliğinin ürünü olarak anlaşılamaz. Ancak özel gündemlerin, bazı çok kritik anlarında genel gündeme bağlanması ve onun içine uygun bir şekilde yerleştirilmesi gerektiğini; bu yapılamadığında, bir anda politik gündemin "dışında" kalınabildiğini anlamak ve bilince çıkarmak gerekiyor. Kuşkusuz, bu sürecin değerlendirmesi, takvim nedeniyle olsa gerek, Kongre Belgeleri'nde yer almıyor.

Genel olarak şu belirlemeden yola çıkılmalı; komsomol, partinin politik faaliyeti içinde yerini almalı, komsomol için "politik faaliyet, diğer faaliyetleri için temel ve yöntem oluşturur". Komsomol, partinin politik hattından yürürse başarılı olur. Komünist Gençlik Enternasyonalinin komsomollar için belirlediği görevlerinden birini buraya aktarırsak, konunun daha iyi anlaşılacağını sanıyoruz:

"a) Politik faaliyet... kuvvetlendirilmelidir. Politik faaliyet KGB'lerin KP ile en yakın temas ve onun öncülüğünde işçi sınıfının tüm savaşımlarına katılması ve çalışan gençliği onun (işçi sınıfının) için harekete geçirmesiyle; KGB'lerin KP ve KE'nin tüm problemlerinin tartışılması ve çözümlenmesi aşamalarına ve genelde de parti hayatına aktif katılım göstermeleriyle tanımlanır. Politik faaliyet... komünist gençliğin diğer görevlerinden farklı bir öneme sahip değildir, tüm diğer görevleri için temel ve yöntem oluşturur." (a.g.e., s. 106-107)

Bu pasaj, oldukça önemli; komsomolun politik yaşam, işçi sınıfının (ve tabii diğer emekçilerin) savaşımı ve nihayet partinin eylemi içindeki duruşunu, eyleminin temel yönünü ve hatta misyonunu anlamamızı sağlıyor. Olayların gelişimi içinde savrulmadan, parti faaliyetinin ve yığınların savaşımının geneli içinde kalmanın önemini ve bütün bunların, komsomolun misyonuna uygunluğunun birer ölçüsü olduğunu açıklıyor. Buradan anlaşılmalıdır ki; komsomolun partinin gençlik yığınları içindeki bölüğü olma misyonu, her olayda, her gelişmede kendini doğrulamalıdır. Bu olmadığında, komsomolun yüzeyselleşme, gençlik (hele de öğrenci) hareketiyle darlaşma, gençliği parti önderliğinde devrim ve sosyalizm mücadelesine katma, gençliğin marksist leninist eğitimini yapma görevlerinde zayıflama olur.

Komsomolun, gençlik hareketindeki başlıca görevleri; gençliğin her türlü hareketinin devrimcileştirilmesi, parti çizgisi doğrultusunda devrim ve sosyalizm mücadelesine çekilmesi ve tabii gençliğin marksizm leninizm, parti programı ve politikaları üzerinden eğitilmelerini sağlamaktır.

Bugün için özellikle öğrenci gençlikle uğraşan bir komsomol, bu kesimi içinde, çok değişik siyasal gruplaşmaların olduğu ve gençliğin yine de büyük bir kesiminin bunların dışında ya "ilgisizler" ya da yalnızca "okulcular" olarak kalmayı "başardıkları"nı hesaba kattıklarında, ikili görevle yüzyüze olduklarını sürekli akılda tutmaları gerekir. Elbette yığınları kendi somut sorunları üzerinden mücadeleye çekeceklerdir; ancak bununla yetinilemez, dahası asıl olarak bu alanda durularak yapılacak devrimci çalışma eksikli olacaktır. Politikada bunun adı ekonomizmdir. Yapılacak olan, politikanın bütün konularında, partinin politik çalışmasının bütününde komsomol güçlerinin yer almasıdır. Partinin komsomola ideolojik politik önderliği, gençlikle sınırlı değildir; ki, KGÖ'nün sorunu bu şekilde darlaştırmadığı açıklıkla tespit edilebilir. Ancak pratik, her zaman en sağlam ölçüttür. Geçen dönemin pratik adımları içinde, bu bakımdan açığa çıkan eksiklerin giderilmesinin, sağlam bir görüş açısı kadar sağlam ve kararlı bir pratik yönelimle giderileceği anlaşılır.

KGÖ içinde yer alan partili üyelerin görevleri bakımından da soruna bakabiliriz. KGÖ'nün parti politikaları doğrultusunda çalışmalarının güvencesi yalnızca parti programı, temel görüşlerini içeren materyalleri ya da günlük propaganda ve ajitasyon malzemesi değildir. Her günkü çalışma içinde, dönemsel ya da günlük planlar yapılırken, bunların parti hedefleriyle; partinin politik yönelimi ve politik faaliyetiyle uyumu ve koordinasyonunun da sağlanması gerekir. Bunun sorumluluğu KGÖ merkezine ait olduğu kadar, özellikle yerel alanlarda partili gençlik çalışanlarının omuzundadır. Yani; KGÖ'nün faaliyet sürecinde, hergünkü parti eylemiyle, parti hedefleriyle uyumu sağlamak, KGÖ'nün partiye karşı görevlerinin yerine getirilmesini güvencelemek partililere düşer. KGÖ'deki her partili; gençlik içinde komünist çalışmayı örgütlendirmekle, gençliği marksizm-leninizm ve parti görüşleri doğrultusunda eğitmekle, KGÖ faaliyetlerinin parti eylemi yönünde şekillenmesini ve denetimini sağlamakla yükümlüdürler.

KGÖ'nün kuruluş ve ilk atılım sürecini tamamladığı tespit ediliyorsa, -ki ediliyor- artık, politik mücadelenin bütün alanlarında partinin bir bölüğü olarak büyük adımların sahibi olacağını bekleyebiliriz.

Enternasyonalizm Ve Komünist Gençlik

1. Kongre, KGÖ'nün uluslararası gençlik çalışmasına katılma sorununu görüşüp, değişik ülkelerde devrimci antifaşist, antiemperyalist gençlik örgütleriyle ilişki kurma ve uluslararası gençlik çalışmalarına katılma kararı alıp, KGÖ'nün önüne somut görevler koymuştur. Bu doğrultuda bir adım olarak, "Antifaşist, Antiemperyalist Dünya Gençlik Kampı" düzenleme kararı almış ve "dünya emekçi gençliğinin sorunlarını tartışmak, bilgi ve deney alışverişinde bulunmak, gençliğin enternasyonalist birlik ve dayanışmasını geliştirmek için tüm ilerici, devrimci ve komünist gençlik kurum ve kuruluşlarını", birlikte düzenlemeye çağırıyor. 1997 yazında gerçekleştirilecek kamp çağrısıyla birlikte Kongre, dünya gençliğini; devrim ve sosyalizm için kavgaya katılmaya, '68'in devrimci ruhunu yeniden yükseltmeye çağırıyor.

Bu karar ve çağrı ile KGÖ, komünist gençlik örgütü olma niteliğini bir kez daha kanıtlıyor. Enternasyonal ilişkiler alanına, uluslararası gençlik hareketinin bir bileşeni olarak katılmak bilinç ve kararlılığı sergiliyor. Bu demektir ki, KGÖ, önümüzdeki süreçte uluslararası alanda da yeni ve büyük başarılara imza atmayı sürdürecek. MLKP'nin gençlik bölüğü olmanın diğer bir gereğini yerine getirmiş olarak, uluslararası ilişkiler alanında ve dünya gençliğinin emperyalist sisteme ve gericiliğe karşı savaşına da iradi bir müdahalede bulunacağı, kolaylıkla anlaşılabilir. KGÖ'nün Avrupa çapında yaygın bir taraftar kitlesine sahip olması, önemli bir örgütlenme yaratmış olması, ona, şimdiden bu alanda yürütülecek çalışmalar bakımından, büyük olanaklar sunmaktadır.1. Kongre'nin bütün gençliğe; "Kirli Savaşa Alet Olma, Askere Gitme" çağrısı, komünist gençlik örgütünün enternasyonalist niteliği ve enternasyonal görevlere yaklaşımı açısından da değerlendirilebilir.

KGÖ, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da, milliyet ve mezhep ayrımı yapmaksızın, bütün işçi, öğrenci, köylü ve emekçi gençliğin komünist örgütlenmesi olduğunu ilan etmiştir. Bu bakımdan onun, Batı'da olduğu gibi Kürdistan'da da gençliği, parti çizgisinde komünist çalışma ile kendi bünyesinde örgütleme ve mücadeleye sokma görevi var. Nitekim 1. Kongre bu alandaki çalışmaları, görevleri ve altedilmesi gereken sorunları da ele alıyor. Ki, bu çalışma, kaçınılmaz olarak, sömürgeci faşist diktatörlük koşullarında, daha özgün politikalarla yürütülecektir. Sömürgeci savaş koşullarında Kürdistan'da komünist gençlik çalışması, diğer şeylerin yanında, birleşik bir devrimin örgütlendirilmesini hedefleyecektir. Diğer taraftan komünist gençliğin hem Kürdistan'da ve hem de Batı'da, sürmekte olan ulusal devrimi destekleme, onun yurtsever güçleriyle dayanışmayı geliştirme gibi aynı zamanda enternasyonalist görevleri de vardır. İşte bu görevlerden biri de, özellikle Batı'da sömürgeci savaş çığırtkanlığına ve şovenizm dalgasına karşı mücadele etmektir. 1. Kongre'nin bir kez daha yinelediği, askere gitmeme çağrısı, Türk, Kürt ve diğer milliyetlerden gençlerin sömürgeci savaşın aleti olmaması amaçlıdır. Kongre bu çağrıyı yinelerken, komünist gençliğin Kürt ulusuna ve ulusal başkaldırıya karşı enternasyonal görevlerinden birine de işaret etmiş oluyor.

KGÖ'nün belgelerinin kısa tanıtımıyla 1. Kongresi'ni anlatmaya çalıştık. Belgelerin her bölümü, her paragrafı, komünist bir gençlik örgütünün kafa açıklığını, kavga da bilinçli ve planlı yönelimini, coşku ve kararlılığını; büyük başarılara imza atmış ve daha da atacak zaferler kuşağını anlatıyor, tanıtıyor. 1. Kongre belgelerini okumak ve incelemek, komünist gençliğin dinamizmini, enginleri fethetme ruhu ve kavgacı bir ruhla dopdolu olduğunu anlamayı sağlayacaktır. Biz de bu vesileyle bir kez daha; "Şan olsun KGÖ'ye", "Şan olsun 1. Kongre'ye" diyoruz. Kongre kararlarını yaşama geçirmek amacıyla yola çıkacak bütün komünist gençleri şimdiden büyük başarı dilekleriyle.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi